lsd

lysergic acid diethylamide ya da ''lanetli sürtünüşler derneği.'' albert hoffman bulmuş, 'dur bir deneyeyim' demiş, kafayı da yemiştir.

şizforeni tedavisinde kullanmak için bulmuştu aslen, ama insanoğlu bu, durur mu hocam yerinde, dayadı kendine, bir kuşak da böyle eridi gitti işte.

beat dönemleri.. hippiler coşmuş o zamanlar amerika merkezli olmak üzere dünyada.. lsd demiş birileri, lsd var, karşındakini beyonce sanabiliyorsun.. beyonce kim lan demiş birisi, içince anlarsın diye yanıtlamış müptelanın biri.. bir nesil de bununla eridi gitti işte..

renksiz, tatız, kokusuz olup, uçucu da değildir. bir peçeteye damlatılıp, patagonya'ya bile götürülebilir. tek damla ile 8 saatten 36 saate kadar sürebilir etkileri. kafa bi'şi' gibi görünse de sikertir. kedi sessli blues kraliçemiz janis joplin'nin de sonu lsd'den olmuştur misal.

bakın ne diyor hoffman amcamız;

19 nisan 1943 pazartesi günü saat 16.00'da lysergic acid diethylamide tartarat'ın % 05'lik eriğini hazırladım. 0.5 santimetre küp 0.25 miligram lsd içeren tatsız, yavan sıvıyı içtim.
saat 17.00'de baş dönmesi, endişe, kaygı ve tedirginlik başladı. görmem bozuldu, düşüncelerim dağıldı, içimden gülmek isteği geliyor, anlamlı konuşmak için büyük çaba sarf ediyorum, görme alanım sanki karşımda, eşyaların biçimi değişiyor, çevremi lunaparklarda olduğu gibi olağan üstü görüyorum.
bir süre sonra bunların hepsi geçti. bütün bunları hatırlıyorum, baş dönmesi, görme bozuklukları, çevredeki eşyaların acayip gülünç ve kaba şekilleri... renkli yüzler belirdi. belirli bir tedirginlik vardı. aralıklı olarak başımın, ayaklarımın ve bütün gövdemin ağırlığını duyuyorum, sanki madenle doldurulmuş gibi. ayaklarda kramplar oluyor... ellerde soğukluk ve sanki eriyip gidiyormuş gibi bir duygu var. ağzımda maden tadında kuruluk, boğazda sıkışma, korku ve endişe, bilinçte bulanıklık... bu arada içinde bulunduğun koşullarla gerçek arasında ayrım güçlüğünden doğan bir karışıklık.
lsd'yi aldıktan altı saat sonra eski durumuma döndüm. ancak ufak tefek görme bozuklukları kaldı. her şey sallanıyor, eşyaların boyutları değişiyor. sanki onların dalgalanan sudaki yansımasını izliyorum. üstelik bütün eşyalar hoş olmayan görünümler kazanıyor. renkleri durmadan değişiyor. yeşil ve mavi renkler üstünlük kazanıyor. gözlerimi kapayınca fantastik, gerçekdışı biçimler görüyorum. dikkati çeken bir nokta bütün seslerin gözüme yansıması ve türlü biçimlere dönüşmesi... her ses, renk bir sanrıya (gerçekte olmayan olguları var gibi algılamak) dönüşüyor. bunlar renk ve gölge olarak sürekli değişiyor. lsd'yi aldıktan sekiz, on saat sonra şiddetli bir uyku bastırdı. ertesi gün biraz yorgun kalktım."

denemeyin filan demeyeceğim de, deneyecekseniz de yanınızda mutlaka biri olsun. penceresiz bir odada deneyin ve yanınıza bolca su alın, öptüm gözlerinizden.