böylesine bir tutku, böylesine bir bağlılık. üstad konuşturmuş kalemini, daha ne denir ki..

sen, kaçan ürkek ceylansın dağda,
ben, peşine düşmüş bir canavarım!
istersen dünyayı çağır imdada;
sen varsın dünyada, bir de ben varım!

seni korkutacak geçtiğin yollar,
arkandan gelecek hep ayak sesim.
sarıp vücudunu belirsiz kollar,
enseni yakacak ateş nefesim.

kimsesiz odanda kış geceleri,
için ürperdiği demler beni an!
de ki: odur sarsan pencereleri,
de ki: rüzgar değil, odur haykıran!

göğsümden havaya kattığım zehir,
solduracak bir gül gibi ömrünü,
kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir,
bana kalacaksın yine son günü.

ölürsün... kapanır yollar geriye;
ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
varılmaz hayale işaret diye,
toprağında bir taş olur, beklerim...