bir tür kasırga gibi ve hiç bitmeyecekmişcesine geliyorsa üzerine üzerine, bilmelisinki başlarken sana sormadılar ne de bitirmek için senden onay bekliyorlar. varlar ve varlıkları bizi eziyor, sıkıştırıyor, daraltıyor, küçümsüyor ve ağır ağır yok ediyor. evlerin içine bile yağabilen bir sağnak yağmur olduğunu varsayalım, en rahat olman gereken yatağında bile seni ıslatabilen. gizlenemiyorsun, kaçamıyorsun, korunmasızsın ve küçüçük.

sonra kurtuluş için kahraman/lider/tanrı arama modu eror veriyor. kimse kurtarmaya gelmemiş ve kurtarılmayı hak edemeyecek kadar zavallıyız gerçekte. bizim dışımızda bize hükmeden karanlık artık uzakta durmandan yetinmiyor, seni de karanlıklaştırmak istiyor. saflarına katmak, birlikte olmak, yanında olmanı, ona katılmanı emrediyor. hiç yılmadan, sürekli, sürekli baskıda, "zavallı ne kadar da yalnız bu devasa ordu karşısında" diye çirkin kahkahasını kulaklarında çınlatarak. üşümek, açlık, yalnızlık, işsizlik, aileni koruyamama korkusu, geleceğin belirsizliği seçeneklerinde aptalca, bile bile, devam etmek bir korkunç karabasının içinde.

rusya'ya benziyorum bu aralar; votka ve intihara eğilimli yazarlar ülkesine...
tümünü göster