jean paul sartre/ yıkılış..

'' yıkılış '' genel anlamda almanların fransayı işgallerini anlatıyor diyebiliriz. ancak bu kitapta bildik savaştan bahsetmiyor sartre. ilkokuldan hatırlarım, savaşlarda iki ülke vardır, şu kadar sürer, şu devlet kaybeder, diğeri kazanır. hep böyle öğretildi. ama hep düşünürüm savaşın ortasında kalanlar için bu kadar basit miydi diye. işgal et ve al. peki bu olurken o insanlar neler yaşıyorlardı? neler hissediyorlardı? işte sartre '' yıkılış'' ta bu insanlardan bahsediyor. genellikle fransızlardan. fransızların bu işgalde korkakça ve beceriksizce davrandığını okuyorsunuz. kim bilebilir? kitabın özünde savaşın içindeki insanların ruh hali var.

paris sokakları bomboş. şans eseri hapisten çıkmış bir mahkum pariste dolaşan belki de tek fransız, hatta tek insan. sanki paris önceden de böyle boşmuş gibi. bütün şehir onunmuş gibi yürüyor. en azından almanlar gelene kadar sınır yok. şuraya giremezsin, buraya giremezsin yok. dünya adamın çevresinde yalnız dönüyormuş gibi.

almanlar eşliğinde fransızlar tarlalar boyunca yürüyorlar. nereye gittiklerinden bihaber oldukları açık. ambar gibi bir yere gidiyorlar. hepsi içeri doluşuyor. bir koyun sürüsü gibi. yemek yok, sıcak yok. onlarda da ne silah var ne de cesaret. olsa ne olacaktı?

bir alman treninin içinde gidiyorlar. '' eğer ileriden sağa dönerse fransa, sol ise..'' sol ise ölüm demek. gözlerini raylara dikmiş bir sürü insan bekleyişi. sağ mı sol mu? dünya bu iki yönde gidip geliyor. peki ya sonunda? tren sola dönüyor.

bir fransız kasabası, fransız askerlere savaşmak ya da ateş açmak yasak. kasabalılar kendilerine ateş açıldığı ve direnildiği için almanların yaktığı kasabayı çok iyi biliyor. kendilerinin de yanmasını istemiyorlar. fransız askerler oturuyor, uyuyor, korkuyor. tek bir birlik- o da 4 kişiden oluşuyor- almanlar kasabaya girince direnecek. kitabın baş karakteri bu direnişe katılıyor. ama almanlara ateş açmak amacıyla değil, ölmek için. eninde sonunda ölecek, ölmese bile geri döndüğünde kimleri bulabilecek? almanlar kasabaya giriyorlar. direniştekilerin hepsi baş karekterimiz hariç ölüyorlar. sadece 10 dakika geçmiş.'' 15 dakika bile dayanamadılar demesinler, sadece 15 dakikacık.'' belki hiçbir anlamı yoktur 15 dakikanın, ama dayanmak istiyor sadece, sonra ölüm zaten kaçınılmaz.

işte sartre yıkılış'ta bu açıdan ele alıyor savaşı. aslında savaş kitabı değil yıkılış, insanı anlatan bir kitap. insanı bir savaşın içinde anlatmak gerçekten zor bir iş. sartre bence bunu başarabilmiş.