sahi ya şimdi langırt pattanak konuya girmem yakışık almayacak ondan bendeniz çok severek dinlediğim dinlemekten de bıkmadığım bir şarkıyla girizgah yapayım dedim.

nedir mi bu şarkı? bilenler bilir, gemiler döner geriye.

sorular türlü çeşitli yanıtları yine öyle mi acaba?

bazı şeyleri değiştirip biçimlerini bozmak ve yeni anlamları yakalamak yakalayabilmek ve akabinde detayında hattı zatında şaşırabilmek?

şaşırma bitti mi yaşam biter.

çünkü kendisi çinko kaplı bireyler bir makina olurlar.

birbirinin aynı günler, birbirine benziyor mu diye sorarlar onlara.

ama şaşırmayı bilenler acı da olsa denerler;

sensiz saadet neymiş hiç tatmadım ki,

kelamını şöyle terennüm ederler;

bensiz saadet neymiş hiç tatmadın ki.

makam aynı sözler aynı ama sözlerin yüklemi farklı.

işte bir yüklem farklığı bile yepyeni kapılar açıyor.

ama bu kapılar reelde hoş süprizlerden ve şaşırmalardansa şaşırma ve can sıkıntısı duyuruyor.

sanki bir diş ağrısı gibi.

diş ağrısını yenmek için öfkelenirsin.

bir an gelir ki sadece öfkelenmek için yaşarsın.

anlarsın ki o vakit mum gibi erimiş bitmişindir.

sorular vardır cevaplar nerde?

yüzümde yapay bir neşe, ardında binbir bilmece
sorular türlü çeşitli yanıtları yine öyle

fonda;

el condor pasa
seni çok özledim affet beni bir eşeklik ettim. o eşeklikten sonra gün yüzü görmedim. bazen bir büyük devirdiğimde gün yüzü bulduğumu sanıyorum ama sabah baş ağrısı güneş sana haram usta makamından şarkı söyleyince eşek düşmüş karpuz misali bakakalıyorum.

tadım tuzum pek kalmadı şiirlerim elden uçtu gitti neşem yok merakım kalmadı hiç birşeye karşı. elimde uç uca eklediğim sigarımla ömür tüketiyorum.

çok sonraları anladım sen benim için herşeydin gel desem gelir misin? ama biliyorum ki gelemezsin benimkisi bir hayal işte.

keşke zaman makinem olsaydı zamanı geri alabilseydim. ama olmuyor ve ben kendi çöplüğümde eşeleniyorum.

neyi aradığını bilmek ve bulamamak kadar büyük trajedi yoktur hayatta. mum gibi eriyorum günden güne.

sen benim eş ruhumdumdun cumartesimdin pazarımdın, pazartesimdin salımdın sen benim herşeyimdin ve ben seni bir çula tercih ettim.

ne büyük eşekmişim.

pişmanlığımı ve nedametimi doyasıya yaşıyorum. içimde buz gibi öfke var. sana değil kendime karşı.

ekşi mi ekşi tatsız mı tatsız bir insan oldum çıktım. nefret ediyorum meydanlardan ve insanlardan bir gelebilsen.

her telefon çalışta acaba sen misin diyorum.

her telefon açtığımda cevap vermediğinde topladığım derme çatma cesaretim yok oluyor.

bıktım fil yutmuş boğa yilanina şapka diyenlerden ve onlara nezaket göstermekten.

bıktım artık cenneti yakalayıp onu kendi hıyarlığımdan kaybedip gölgesi ise avunmaktan..

beni anlayan sen oldun seninle gerçeği buldum, bulmuştum ve salaklık edip kaybettim.

ben salaklık ettim sen etme, kaldığımız yerden yeniden başlıyalım çünkü bu süvari artık bir çiftçi olmak istiyor durmak istiyor.

benimkisi yapay bir neşe, bir umut işte gitti de gider küçük prenses gitti de gider.

elde var nedamet.

hiç yoktan iyi.

fondaysa;

la bien paga yahut ben bunları haketmek için ne yaptım mealinden birşeyler işte ....