soykırım sözcüğünü en popüler ecnebi lisanında iki sözcük karşılıyor: holocaust, genocide.

genocide kelimesinin çıkış kaynağı genus (ırk, tür) ve concise (kesmek, öldürmek) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor ki bu kelime diğerine nazaran daha yeni. ilk defa nazilerin yahudilere uyguladığı politkanın sonuçları için kullanılıyor.

holocaust ise tam benim aradığım kelime. orijini incile dayanan bu kelime "yakılmış adaklar" anlamına geliyor. günah işledikleri için yakılan insanlar...

soykırıma önyargısız bir yaklaşım için bir kavime "ait" olmak bir günah mıdır, önce sorgulanması gereken bu.

soykırımın ülkemizdeki işaretlerini anlamak için biraz halil berktay okumak yeterli olur. zira ilkokul bebelerine devlet eliyle okutulan ömer seyfettin bu topraklarda yaşanan her katliamı ötekilere aitmiş gibi göstermekte çok başarılıdır.

onun hikayelerinden anlarız ki soykırımın ilk şartı " ama onlar da bize yaptı." demektir. onlar size yaptıysa elinize fert fert onlara ait olan her canlıyı tanrısal varlığınıza kurban etme hakkı doğar. böylelikle ilk özrü onlardan beklersiniz.

apolitik her gencin standart kemalist olduğu ülkemizde ise soykırım sözcüğünü ağza almanın ilk ve tek şartı onu reddetmektir. zira sözde (!) soykırımlar köhne beynimizin her kıvrımına işlenmiş mazlum edebiyatını temelinden sarsar ve damarlarımızda akan asil kanın kutsallığına halel getirir. bu sebeptendir ki yalnız ve güzel ülkemizin tarihinde bizim haksız olduğumuz bir satır yer alamaz, almamalıdır. her barbarlığımızı sözdeleştirmeli ve gelecek nesle " onlar da bize yaptı." demeliyiz.

lakin alçak rumlar, zalim moskoflar, kahpe ermeniler ve kalleş kürtlerden fırsat bulup barbar türklere gelemeyen bir tarih okumaktan vazgeçtiğiniz anda tüylerinizi diken diken eden gerçeklere toslayıp atalarınızın işlediği günahları reddettiğiniz gün beyninize ket vurulan zincirlerden en büyüğünü de kırmış olursunuz.

kimbilir belki bir gün özür bile dilersiniz.