" kiev "

1

sürüklendim, değersizlik hissi ve küçük kahverengi saksısıyla yanımda taşıdığım küpe çiçeği ile birlikte. sevgilim beni terk etti iki yıl evvellinde, gün geçtikçe kronikleşen para sorunlarım var, iş bulmakta güçlük çekiyorum uzun zamandan beri ve geceleri uyumak yerine sigara içerek geçiriyorum saatlerimi. bir delinin hatıra defterinde çok yorgunum, beni beklemeden çekip gitmen seyrin selameti açısından hayırlı olacaktır kaptan. ensem tüylerim uzun, tırnaklarım kirli, dişlerim bakımsız, düşüncelerim çamur kıvamında, hayallerim cenabet, geleceğim karanlık ve yatağımın altı silme boş bira şişesi dolu. çuvalladın oğlum diyen bir suratla aynadan bana yansıyan görüntümden sıkıldım, düşük bel, dar paça kot pantolonumdan, enli kemerimin metal aksamından, artık onsuz adım atamadığım gözlüklerimden, durduk yere kendi kendime konuşmaktan, olur olmaz sırıtmaktan, her gün kasvetli evimden kaçarcasına dışarı kendimi atmaktan, iş görüşmelerine giderken taktığım sümük yeşili ince kravattan, sırf entelektüel bir zevk edinmek adına ve bilinmeyen bir hedefe ulaşma umuduyla okuduğum tüm o boktan kitaplardan, bir kadınla tanışmak uğruna kaliteli çakmaklar taşımak gerekliliğinden dem vuran pespaye gazete parçacıklarından, geceleri her kanalda ayrı ayrı gösterilme şerefine ulaşmış saatlerce süren dünyanın en büyük icadı iddiasında ağrısız, sızısız, kolayca tüy dökebilen modern ağda reklamlarından, o reklamlarda rol alan ve program esnasında kollarına ağda yaptırarak kıllarını aldıran sırıtık yavşak tadında erkeklerden, geceleri barlarda sürtünmekten, sahte bir cennette mutluluk dilenmek rüyasına uyanmak uğruna seks yapmaktan, kızışmış kuzgun yavrusu hazzıyla para peşinde koşmaktan, telefon ederken bile "efendim" diyene "efendin arıyor" deme küstahlığımdan, başıma gelen her felakette babamı ve tanrı'yı suçlamaktan ve uzun uzun cümleler kurmaktan nefret ediyorum.

sırf çevreye çok sıkı biri olduğum izlenimi versin diye ilk gençlik çağlarımda giriştiğim yerli yersiz ancak kesinlikle gereksiz yüzlerce kavganın yüzüme attığı birkaç çizikten öteye geçemeyen faça izleri ve zavallı denecek kadar az sayıda ki gönül maceralarımın ruhuma nakşettiği jilet kesikleri ile yaşama gayretindeyim vesselam. bitir oğlum şu işi, kendini dünyadan, dünyayı kendinden kurtar diyerek çığlık ata ata beynimin içerisinde dolanıp duran gaipten gelen sese inanasım geliyor zaman zaman. sanatçı bir ruhun oğlu olduğum ve ilham perileriyle birlikte doğduğum safsatasıyla beni oyalayan, umutlandıran ve tahammül etmeme dayanak sağlayan aksi şeytanın kör olmayan gözüne yedi kurşun sıkılsın, ebu leheb'in de elleri kurusun. alkol beynimi buruşturmadan ve dibe yuvarlandığımın henüz farkındayken gerçekleştirebilecek miyim o şiirsel ve muhteşem eylemi? sessiz sedasız ve kimseden intikam almayı kurmadan. ancak, ama, oysa, lakin, gibi biber gazı, darbuka dibi, sevgi pıtırcığı türünden kelimelerle oynaşır ertelenir dururum her zamanki gibi. düşmanım bile yok şu acınası dünyamda, itiraf edebilirim bunu en azından. ne ilk olur bu, ne de son...
tümünü göster