dedemler üç erkek kardeştiler. birini biliyorum, bizim de deremizde bir evleri ve kuyuları vardır. köyün en güzel suyuda en güzel kızı da oradan çıkar. ama benim ilk kuyu suyu içtiğim, belki ilk kız gördüğüm bu ev o zamanlarda pek epey bir terk edilmiş gibiydi. hayır, evin iki erkeği ve gelinler ve torunlar ve hepsi oradaydılar da...
tete şeyde'nin (babası dünya savaşında ölünce anneanneme bu işsim verilmiş) mahallesi dereye doğruydu. tete vasviye, fatminkalar, tete hayriye... ablamlarım zamanı hep bir neşe olan bu mahalle, benim zamanım dullar mahalesiydi, uzaktan ölüm kokardı bile hatta. hatta, ne bileyim bir amerikan dizisi olsa, kim önce ölecek diye bahisler tutuşulurdu. ama ölüme yakınlıktan bambaşka bir hüzün de vardı orada, çocukluğumda tam anlayamadım bir hüzün.

annemi civar köylerden kasabalardan tanırlarmış sözde, bacak şükrü'nün kızı geçtiği zaman kahveler ayaklanırmış. bacak şükrü dedem olur, bir hobbit kadar enteresan hayat hikayesi olmadığı halde, bu sıradan rençberin kızı kendinden büyük dört abisi dışarıda olduğu için evin işini yüklenir, üstelik güzeldir de (ben ona benzememişim, ondan çirkinim). güzellik, ev işlerinde hamnaratlık, bir de manda arabası gütmeyi haydamayı bilince bizim kocakarı o zamanlar oranın şanı şöhreti. fakat tuttukları iş yasadışı!

bizim ormanlarımız vardır. size tuhaf gelir meşeden meyva çekilmezken meşe ormanına sahip olmak da oralar hep bizim ormanlarımızdır. göçümüzde bize verilen arazilerin %80'i ormandır. göçtüğümüzde bizim varlığımızın %100'ü keçidir. göç hikayemiz ayrı hüzünlü, o da sonraya kalsın. neyse işte sonra sonra devlet bir kanunla bizim ormanların çoğuna el koymuştur. olsun ormandır, yıllık yakacağımız güvence altındayken buna ses edilmez demiştir köylüm. sonra bir kanun daha: orman arazisi sayılan her yer devletin olmuştur. geldiğimizde bize verilen 80 dönüm araziden kala kala 10-15 dönüm kalmıştır. üstelik 5 çocuk sonrası vergiden muaf tutulmuşluğumuz ayrı, üstelik o vakte kadar ekinden gayrısını ekmemişliğimiz ayrı.

annem o vakitler manda arabası sürmeyi öğrenmiş. dedem -sonradan hacı dedem- o vakitler kaçak odun çekmeyi meslek bellemiş. ve başlamışlar çerkes bayırında -şerkeş bayırı- odun çekmeye. akşam inerken evden çıkarlar, ev yapımı rakı koyarlar heybelerine -ormancılara vermek için- ve tam iki gün sonra şafak vakti yüklü manda arabasıyla varırlarmış ilçeye. kendi odunlarını kesmek için kendileri aldıkları rakıyı verirken ormancılara -günahları boynuna- pek de çekinmezlermiş. ve köyde tek kişi yoktur ki dedemi hakbilirliğiyl4e övmeyen.

asıl hikaye amcam. amcamı ormancılar vurmuş, bu kısmı sır değil. suçsuz yere vurmuşlar, bu bilgi artık para etmiyor. dedemin tarlaları kardeşler arasında paylaşılmayıp kalırken devlete o mülkiyetin bir csi değeri bulunmuyor. ama amcamı ormancılar öldürmüştür ve sesini çıkarmamıştır dedem dahil bütün köylü. dedem, hacı dedem, annemden evvel en büyük dayımı, ondan da evvel kardeşini götürürmüş yanında. bir sefer, çerkez bayırında, kaçaklardan sonra korucudan evvel, ormancı şerif-i muhtesar ormancı efendiler...

üç amcadan birisi noksan o zamandan. kimse ses etmemiş. dayıların en büyük ikisi ormancıdır hatta, dedem eliyle yazdırmış onları. hikayeler hikayeler karışmış, ben bunların çoğunu babinçe'den dinlemişim, o büyük amcamdan. büyük amcamların evi kuyu dibi, dereden de aşağı. havva büyük kızları, ilk tanıdığım kadın -tekerlekli sandalyede- ve kuyuları dünyanın en güzel suyu, bir de kuskus'u ilk orada sevmişimdir. bunlar başka hikayeler. dedemin kardeşini vurdular çerkes bayırında, ne tazminat, ne özür, manda arabasının sırtında taşıdılar, ne ağıt ne mezar.

köylülere bomba atan efendiler;
beterini inandığınız tanrı size bahşetsin. ben büyük amcamı tanımadım ve karşı bağlar ikiye bölündü, ormancı tanrınız gözden göz dişten diş, mislini size bahşetsin, torun torba görmeyeseniz.

köylüleri bombalamayınız efendiler!
özgürlük, diyelim ben istedim, tutuklayınız ama köylülere dokunmayınız efendiler!

sahi tutuklamalara itirazımız oldu da ondan mı bombaladınız efendiler?

yattığımızı sayın, onların hükmünden düşün, amcamı yoksul köylüden düşün kendini efendiden sayanlar!