gelin olmuş gidiyorsun. sence de bunda bir tezat yok mu? ha, arada sırada aklına geliveriyorsam o ayrı.
ben iki aşk evlendirmişim ve ölmemişim de üstelik. kimden korkacağım kendi deliliğimden gayrı.
sonra ilk defa yaratmadığım bir kıza aşık olmuşum. daha bunun tadını çıkarmadan, daha ilk mısrasında şiirin, suratına yemişim aslında okuyucusunun suratında patlaması gerek yumruğu.
ben, arasıra toplanıp, beraber aynı yatakta yatma gibi bir huy edinmiş tuhaf bir komünün (aseksüel özellikler gösteren bir komün) üyesiyim üstelik. kızlarla anlaşamıyorum. erkeklerle hiç anlaşamıyorum. catch-22'da şöyle diyor adam, aklımda kaldığınca: içimizde en yaşlısı o. çocuk yaşta öldü ama daha fazla yaşlanamazsın, öyle değil mi?
söylediğim herşeye şiirsel bi yön katmak gibi ergen bir eğilimim var. bundan yıllar önce yüksek fiyattan japon yeni kakaladığım bir cadının beni söylediğim herşeyde komik birşey aranması gibi tuhaf bir lanetle lanetlemesi ise cehennemi bu dünyada yaşamak gibi.
baba olunca tam olarak neyi anlayacağımı ise bilmiyorum. doğum kliniklerini gezdim. yeni baba olmuşların hiç birinin suratında "heeee, şimdi anladım" ifadesine rastlamadım. epifani hak getire.
epifani dedim de, geçende annemle konuşuyoruz. üstte refere edilen (suratıma yumruk atan) kızı sordu. "epifani yaşamasını bekliyorum anne" diye cevap verdim. annem işin epifani kısmına takılırken, ben işin "kız epifaniye bi gitsin gelsin, aslanlar gibi epifanisini yaşasın. eli ekmek tutsun, evlenicez" ironisinde kalmıştım. bu ironiyi üç beş iç kahkaha ile atlattıktan sonra anneme epifaninin nasıl birşey olduğunu anlatmaya çalıştım. türkçesi yok anne ama en yakın türkçe anlamı "birşeyin kafaya ilahi bir şekilde dank etmesi, allah tarafından dank olunması"
anne dedim de, konu nereye sekti. nazım şöyle demiş.
"iki şey var ancak ölümle unutulur:
anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü."
şimdi aslında üçtür bunlar ama nazım fazla özelimize girmek istememiş. mesela ben, dönemin ilk dersine 10 dakika geç girmiş bir kızın o utangaç suratını unutamıyorum. sonra tek boş yer olan yamacım nahiyesine oturması filan bunlar hep özele giriyor işte. nazım'ın işi değil bunlar. bu yüzden.
gerçek demokrasilerde insan bayramının kutlu olup olmayacağına kendisi karar verir. başkası onun yerine karar veremez. bayramınız kutlu olsun da ne halt demek oluyor. lütfen işaretleyiniz:
bayramım kutlu .......
a) olsun
b) olmasın
ben iki aşk evlendirmişim ve ölmemişim de üstelik. kimden korkacağım kendi deliliğimden gayrı.
sonra ilk defa yaratmadığım bir kıza aşık olmuşum. daha bunun tadını çıkarmadan, daha ilk mısrasında şiirin, suratına yemişim aslında okuyucusunun suratında patlaması gerek yumruğu.
ben, arasıra toplanıp, beraber aynı yatakta yatma gibi bir huy edinmiş tuhaf bir komünün (aseksüel özellikler gösteren bir komün) üyesiyim üstelik. kızlarla anlaşamıyorum. erkeklerle hiç anlaşamıyorum. catch-22'da şöyle diyor adam, aklımda kaldığınca: içimizde en yaşlısı o. çocuk yaşta öldü ama daha fazla yaşlanamazsın, öyle değil mi?
söylediğim herşeye şiirsel bi yön katmak gibi ergen bir eğilimim var. bundan yıllar önce yüksek fiyattan japon yeni kakaladığım bir cadının beni söylediğim herşeyde komik birşey aranması gibi tuhaf bir lanetle lanetlemesi ise cehennemi bu dünyada yaşamak gibi.
baba olunca tam olarak neyi anlayacağımı ise bilmiyorum. doğum kliniklerini gezdim. yeni baba olmuşların hiç birinin suratında "heeee, şimdi anladım" ifadesine rastlamadım. epifani hak getire.
epifani dedim de, geçende annemle konuşuyoruz. üstte refere edilen (suratıma yumruk atan) kızı sordu. "epifani yaşamasını bekliyorum anne" diye cevap verdim. annem işin epifani kısmına takılırken, ben işin "kız epifaniye bi gitsin gelsin, aslanlar gibi epifanisini yaşasın. eli ekmek tutsun, evlenicez" ironisinde kalmıştım. bu ironiyi üç beş iç kahkaha ile atlattıktan sonra anneme epifaninin nasıl birşey olduğunu anlatmaya çalıştım. türkçesi yok anne ama en yakın türkçe anlamı "birşeyin kafaya ilahi bir şekilde dank etmesi, allah tarafından dank olunması"
anne dedim de, konu nereye sekti. nazım şöyle demiş.
"iki şey var ancak ölümle unutulur:
anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü."
şimdi aslında üçtür bunlar ama nazım fazla özelimize girmek istememiş. mesela ben, dönemin ilk dersine 10 dakika geç girmiş bir kızın o utangaç suratını unutamıyorum. sonra tek boş yer olan yamacım nahiyesine oturması filan bunlar hep özele giriyor işte. nazım'ın işi değil bunlar. bu yüzden.
gerçek demokrasilerde insan bayramının kutlu olup olmayacağına kendisi karar verir. başkası onun yerine karar veremez. bayramınız kutlu olsun da ne halt demek oluyor. lütfen işaretleyiniz:
bayramım kutlu .......
a) olsun
b) olmasın