sonra hiç bunlardan bahsetmemişler gibi, çocuk birden bire sorması gereken şeyi sordu:
"insanlar neden savaşıyorlar? şu televizyondaki savaşı diyorum mesela. amerikalılarla iranlılar neden savaşıyorlar?"
"amerikalılarla iraklılar savaşıyor bir kere."
"tamam. ne fark eder ki? onlar niye savaşıyor?"
"birbirlerine kızmışlardır her halde"
çocuk geçen gün bir çiçek meselesi yüzünden birbirlerine kızdıklarını hatırladı. çocuk koskoca arazideki tek laleyi kopartıp ona vermişti. kız ise bu yaptığının biraz aptalca bir şey olduğunu söylemişti. çocuk buna çok kızmıştı işte. yaptığı tek şey filmlerdeki gibi sevdiği kişiye çiçek vermekti. şimdi bir böylesine ufak bir kızışma yüzünden savaşmazlardı inşallah.
"savaş yüzünden kaç gündür susam sokağı'nı izleyemiyoruz."
"olsun. kediyi seviyoruz işte." dedi kız
"ben gidip bir daha bakacağım. belki savaş bitmiştir."
"peki. ben buradayım."
çocuk evine geri döndü. kafasını şöyle bir televizyona doğru uzattı.
"baba, savaş bugün biter mi?"
"bitmez."
çocuk, kızın yanına geri döndü. kız kediyle oynarken hala çok tatlı gözüküyordu.
"bitmiş mi?"
"hayır. babam bugün bitmez diyor." dedi çocuk büyük bir hayal kırıklığı içinde.
"elbet bir gün bitecek. kıyamete kadar savaşamazlar ya."
"o bitince belki başka bir savaş başlar."
"umarım başlamazlar" diye düşündü çocuk. bu gidişle savaş bittiğinde susam sokağı'nı izlemek istemeyecekleri kadar büyümüş olacaklardı.
tümünü göster