çıt! çıt! pıt!.. çıtçıt! pıt.. sanırm kafamın üzerinde bir şey var ve sanırm yarım saattir aynı sesleri çıkarıyor. elimi atıp ne olduğuna bakmak istemiyorum. aslında elimi atıp ne olduğunu görmek istemiyorum. en doğrusu elimi atıp hiç bir şey bulamamaktan, avucumda kımıldanan ayakları bulmaktan daha çok korkuyorum. zaten börtüydü böcekti aramız gayet iyi. çevremde böceksavar olarak ta tanınırım en ünlüsünden. perdenin üstü, masa örtüsünün kıvrımı, yastığın altı bir ıslığa bakar derhal gelir onu ordan alır ve ait olmadığı bi yere bırakırım bilmeden, belki sadece evinin arka bahçesinde dolaştığı ve onu görenlerin elini ayağına dolaştırdığı için... balıkesir in ören ilçesi vardır. ergenliğimin genleştiği yazlarım orda geçmiştir. ve her yaz ya helikopter böcekleri ya da danaburunları istilası yaşanır oralarda. arılarla kahvaltı yapmaya alışmış insanlar öyle böyle üvey muamelesi yapmazlar onlara çok gelenlere. helikopter böceklerinin hercai bedenleri süsler su dolu her havuzu sabahları.. öğleye doru da tatbikatları vardır kamikazelerin. güzeldirler... insanlar göremedikleri perilere o kanatları yakıştırırken gözlerin önündeki sedefin şeffaflığını göremezler. danaburnu dediklerine niye öyle demişler bir anlam veremişimdir. evet geceleri çaatt çutt göz burun aplik ne bulurlarsa çarparlar bu yüzden burunlarının ucunu göremeyen birer dana olarak bellenmiş olabilirler. ya sonra.. yere düşerler.. çatır çutur.. düşenin dostu olmaz diye yürür gider yanık bedenler, uçanın da dostu yok ki be kardeşim..
vantuzludur ayakları. nereye konarlarsa yapışırlar. anatomilerini bilmiorum ama o kıllı ayakları elinizden ayırmak için hayli uğraşırsınız. tabii ayırmak isterseniz, kirpiklerini gördükten sora. sert kabuğu da kızıla çalar.. ama kirpikleri karaağaç kızılıdır.. o yaprakların güneşe gösterip gölgede sakladıkları asıl renktir. uzun uzun, sıra sıra ve beş parmağınızı utandıracak muntazamlıkta.. bu yüzden neden eşek gözü denmemiştir, hiç bilememişimdir...
sonra ağustos böcekleri vardır. sayfiye yerlerindeki sahne adıyla cırcır böcekleri.. işte buuu! dedirten. gözleri kapatan. evet ben de doğanın bir parçasıyım vokalleri edinen. hiç yakından görmemişimdir. lakin şehrin göbeğinde de göbeklerinde ki yavrularını ısıtmak için bedenlerini ağaçlara sürtenlerin seslerini duyabilmişimdir.. evimin önünde bir çınar ağcı var onun önünde de işlek bir cadde. işte tam bu yüzden de geceleri bu dünyada kimsenin şarkı söylemediğini hatırlatırlar bana üstadın da söylediği gibi.. kafamın üstündeki her ne idiyse ustu.. neidüğümü bilmesin diye bende susuyorum.. hiç kimse şarkı söylemiyor..
tümünü göster