sorgulamadan.. hissettiklerinden eminken uzun süre -ki birşeylerden emin olmanın özlemi kurutmuştu içimi yıllardır- , susamış ve su bulamamış gibi kalktım sana geldim..
yanında olmak istedim kimi zaman, varolmayan zamanlarımın elverdiği sonsuzluklarda uyuyakalmak. kaçtım bazen, yokuşlar belledim kendime, koşması rahat olsun. sırt çantamı doldurmadım kaçması kolay olsun. yüzünü unuttuğum olmadı hiç, gördüğüm tüm bebek yüzleri gibi kazıdım aklıma. kokunu belediye otobüslerinde delikanlılar hatırlattı. sendeki gömleğin daha yenisini gördüm birinde, pantolonunun başka rengini. izlediğim filmin yönetmeni işte, senin adının soyadı farklısı.
ikinci bir parıltı vardı evet bakışlarında. keşke dedim, keşke yalnız bunun için sevseydim seni. seviyorum demenin en kolay olduğu zamanlardı. bir genç kız kendini ilk korur gibi yapanın ellerinden tutardı. evet cevabı alamayacak olsa da bir erkek bir kıza sarılabilirdi. içimden söylediğim şarkıları yanımdaki tamamlayabilirdi yahut ben, beğeneceğini düşündüğüm şiirleri ezberleyebilirdim.
cahil cesaretiyle atlanan bir denizdin ve şansa derin çıkmıştın o vakit. şimdiyse yine sıcağına dayanamadığım bir yaz. kavruk tahtaların arasında gezerken ayağıma batan paslı bir çivi kadar adã® insanlar etrafımda. bir kokakola şemsiyesi gibi beni kollayanları da var, talepsiz karşılıksız yanımdalar. sense benim boyaları dökülmüş, su alan teknem. derin sular çekiyor beni, dizboyu sularda ellerini tutabileceklerim varken. bu yüzden işte sana geldim. ve kalbim... tekleyen bir motor şu günlerde. benim gidebildiğim, senin taşıyabildiğin kadarız..

bir siyahüzümün soyması gibi kendini
geldim - al.

sevmeni istiyorum beni:
tamamlanmamışlığımı sorgula, kına.
yorgunum, azımsa yorgunluğumu.
kırgınlığımı yer, önemset boşladığım şeyleri.
kuşkulandığımda, doğrula kuşkularımı,
yatıştır sonra, insancıl kıl beni.

korkuyorum, onayla korkularımı,
birlikte direnelim sonra.

bir siyahüzümün soyması gibi kendini
geldim. üstlen,
büyüt beni.
tümünü göster