hiç unutulmayan, unutulmayacak olandır.

ilk okula yeni başlamışız, bir kız vardı, adı burçak. ama böyle çok güzel. bakıyorum falan, o da bakıyor, tabi nerden bilelim o zamanlar çıkmaydı, flörttü. ilkokul 1 nihayetinde. daha konuşmayı bilmiyoruz doğru düzgün. şimdi aşkı ne biliyorsun o yaşta derseniz, ağaç yaşken eğilirmiş derim. neyse mevzu değil bu, aynı mahalledeyiz biz onunla. evlerimiz yakın, okulda olmadığımız zamanlar ben onların sokağına giderdim, gözükezdim katiyen ona, görebilirsem öyle bir heyecanla mutlulukla eve geri dönerdim.

sınıfta katiyen konuşamazdım onunla. kelimeler kaybolurdu zihnimde, kekelerdim, bilerek yanıma gelirdi, bu halimi görmek için. sınıftaki herkes anlardı halimden ona olan ilgimi. can burçak ı seviyor, can burçak ı seviyor gibisinden tekerlemelere konu olmuşluğum vardır. annem babam falan hep bilirdi bu kıza olan ilgimi. evlerinin önünden geçerken, bak can, seninkinin evi değil mi burası ? gibisinden laflarla utandırırlardı beni. bense, evlerinin önünden geçerken telaşlanır, adımlarımı hızlandırır, o anın geçmesi için çabalardım. şu an düşünüyorum da, çok çocukmuşum.

üç sene sürdü bu böyle. üç sene konuşamadım onunla. zaten ne konuşcaktım ki. çocuğuz. dördüncü sınıfa gelmedi. taşınmışlar. böyle boğazıma birşeyler dizildiğini ilk o zaman hissettim, o duyguyu ilk o zaman tattım. ilk aşkım olarak zihnime kazıdım. ilk platonik aşkım. ve inandırdım kendimi, onda da bana dair bişeyler kaldığına. ama sanmıyorum, onun benim onu düşündüğüm gibi beni düşündüğünü, bir gece vakti ansızın aklına düştüğümü.

halen evlerinin önünden geçerken, kendimi hızlanmış, onların olmadığını bile bile o daireye kaçamak bakışlar atarken bulurum kendimi..
tümünü göster