bir minim xender şiiri:

büyük yavanlığın zaman
kazandığı susuz gezegenlerin
arazisi! tarifsiz lanetlenişlerin
kuvvetli masumiyetiyle alay
eden merhale! talan
edilmiş yalnızlıkların tersyüz
çevrilerek bekletilmesiyle anlamlanmış
sahte mukaddes, sahte susayış, sahte
sabrediş izi!
toprak ve tüllerin kralı! zehrin bilgisi!
sen rüzgara uzat kalbinin mimarını ve
çöz suyu deryadan, kat mermere,

acıt yeryüzünü!

şaka yaptım. çok komik değil mi? böyle bir şair aslında yok. düzeltelim o halde: küçük iskender.
***

mercan dede'nin nefes albümünde yer alan 8.52 sn.lik eser. şaheser diyesim var ama şakşakçılığa girer. süresinden bize ne diyebilirsiniz? hayır , şarkı 4.03' te bitiyor. ben sabırsız kişiliğimden olsa gerek şarkı her bittiğinde winamp diğer şarkıya geçmediği halde kendim atlatıyorum. bir de süreyi yanlış yazmışlar diye taşak geçiyorum. ama dalıp gittiğim bir gün 5.06 da şarkının yeniden-hem de bambaşka bir ruha bürünerek- başladığını ve 8.52 de bittiğini keşfediyorum. iş bu 8.52 lik şarkı fena şeyler düşündürüyor insana. nefesler, alış-verişlerin derinliği sanki yaşama gereğinden sıkı tutunuyormuşuz hissini veriyor. nefes alış-verişlerin yavaşlığı ölümün yakınlığını hatırlatıyor. çok kısa bir yolculuk. sonra serkan çağrı'nın çaldığı adını henüz bilmediğim o zurnamsı şey -klarnet değil- bir manifesto gibi. yavaşla , dur. ve sonra yine nefesler... seslerin kaybolup bir tek nefesin kalması ve onun da durması. 4.03.

gündüz gündüz ne derdim varsa dinlledim de efkarımı başıma üşüştü. tesadüfe bakın ki o sırada k.iskender'in yukarıda copy-paste'lediğim şiirini okuyordum(!) sonra moya alitu'ya söz yazdım. böyle işte. enstrümentale söz yazma işine gireceğim yakında. rakiplerime duyurulur.

lacrimosa'ya selam. çabaların meyvelerini veriyor dostum.