bilmiyorum herkes benim yaptığım gibi yapar mı, bazı şeyleri şansa bırakır mı ya da şansa bırakılması gerektiğini düşünürler mi ama ben bu yöntemi sıkça uygularım hayatta karşılaştığım durumlarda. yani insan güvenmeli bazen şansına, şansına bırakmalı olacakları. hani durumun iki seçeneği vardır bazı zamanlarda(ki genellikle öyledir), düşünüp kafa patlatacağınıza yazı tura atıp basite indirgeyip durumu içinden çıkabilirsiniz. şansınıza güvenmek böyle bişey olsa gerek.
şu an çalıştığım işe yeni girdiğim zamanlar. daha önce sınavlarına girip kazandığım, mülakatını geçtiğim sadece yerleştirilmeyi beklediğim iş bankası tarafınca aranıyorum. görüşmek, evrak hazırlamak vs. durumlar için. gidiyorum görüşüyorum, şartları tekrar sıralıyorlar, yapacağım işi anlatıyorlar, hazırlama gereken evrak listesini veriyorlar ve ben çıkıyorum iş kulelerinden. elimde kağıtlar bir tercih yapmak için yol alıyorum işime doğru düşünerek.
mevcut işimin ve de iş bankasının şartlarını karşılaştırıyorum. kıyas yapıyorum kafamda. mevcut işim her konuda daha iyi. ama diğeri de iş bankası. kendi mesleğime yönelik üstelik. boşlanmaması gereken bir durum. aileme soruyorum, ailem sen bilirsin diyor. belki de hayatımda ilk ciddi tercihimi yapacağım böyle bir konuda. düşünüyorum, askerliğimi yapmamışım, hiyerarşik sisteme alışamamış daha önceki tecrübelerimden ötürü bu duruma tiksinerek bakan bir insanım, takım elbise giymeyi sevmiyorum. yani anlayacağınız, tüm yollar mevcut olan işimde kalmama çıkıyor. karar vermek üzereyim. hatta kararımı verdim, mevcut işimde kalıyorum.
aklıma kurt düşüyor, ya diğer seçenek daha güzel olacaksa? girmek istemediğim yol benim için daha iyi bir seçenekse? şansıma güvenmek istiyorum, bu noktada yazı turaya başvuruyorum. cidden o gün iş bankasını yüklediğim yüz gelseydi, belki de şu an iş bankasının mensubu olacaktım. ama gelmedi, şansıma güvendim, mevcut işimde kaldım.
ha şimdi diyebilirsiniz, manyak mısın? pek akıllı sayılmam. bunu saklamıyorum. ama şansa bazen güvenmek gerekiyor. yalnız her konuda da yazı tura atmayın, yok şu kızla çıksam mı çıkmasam mı? işe gitsem mi gitmesem mi? olmaz öyle. ben yapıyorum, dedim akıllı değilim, siz yapmayın.
şu an çalıştığım işe yeni girdiğim zamanlar. daha önce sınavlarına girip kazandığım, mülakatını geçtiğim sadece yerleştirilmeyi beklediğim iş bankası tarafınca aranıyorum. görüşmek, evrak hazırlamak vs. durumlar için. gidiyorum görüşüyorum, şartları tekrar sıralıyorlar, yapacağım işi anlatıyorlar, hazırlama gereken evrak listesini veriyorlar ve ben çıkıyorum iş kulelerinden. elimde kağıtlar bir tercih yapmak için yol alıyorum işime doğru düşünerek.
mevcut işimin ve de iş bankasının şartlarını karşılaştırıyorum. kıyas yapıyorum kafamda. mevcut işim her konuda daha iyi. ama diğeri de iş bankası. kendi mesleğime yönelik üstelik. boşlanmaması gereken bir durum. aileme soruyorum, ailem sen bilirsin diyor. belki de hayatımda ilk ciddi tercihimi yapacağım böyle bir konuda. düşünüyorum, askerliğimi yapmamışım, hiyerarşik sisteme alışamamış daha önceki tecrübelerimden ötürü bu duruma tiksinerek bakan bir insanım, takım elbise giymeyi sevmiyorum. yani anlayacağınız, tüm yollar mevcut olan işimde kalmama çıkıyor. karar vermek üzereyim. hatta kararımı verdim, mevcut işimde kalıyorum.
aklıma kurt düşüyor, ya diğer seçenek daha güzel olacaksa? girmek istemediğim yol benim için daha iyi bir seçenekse? şansıma güvenmek istiyorum, bu noktada yazı turaya başvuruyorum. cidden o gün iş bankasını yüklediğim yüz gelseydi, belki de şu an iş bankasının mensubu olacaktım. ama gelmedi, şansıma güvendim, mevcut işimde kaldım.
ha şimdi diyebilirsiniz, manyak mısın? pek akıllı sayılmam. bunu saklamıyorum. ama şansa bazen güvenmek gerekiyor. yalnız her konuda da yazı tura atmayın, yok şu kızla çıksam mı çıkmasam mı? işe gitsem mi gitmesem mi? olmaz öyle. ben yapıyorum, dedim akıllı değilim, siz yapmayın.