cuma sabahı samsun nam şehrin kendisini sel almasıyla ünlü çarşamba ilçesindeydim. kahvaltı ederken gazete okumayı itiyat haline getirdiğimden; oturduğum mekanda halihazırda bulunan yerel bir gazeteyi önüme aldım... adını hatırlamıyorum, zira okuduğum ilk haber dikkatimi fazlasıyla dağıttı. haberde, ilçenin önde gelenlerinden birinin enflasyon hakkındaki görüşlerine yer veriliyordu ve metni aynen şu şekildi:

hayrettin demirkürek (ismi sallıyorum), "enflasyon düştü deniyor. madem enflasyon düştü, bizim niye haberimiz yok?" diyerek enflasyonun düştüğü yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını söyledi.

işte size hayat boyu gördüğüm en ucuz muhalefet türü. ucuzun da ucuzu üstelik. cümleye bak yahu, "bizim niye haberimiz yok?" senden icazet alınıyor değil mi enflasyon düşürülürken? bu nedir, biri bana açıklasın kırk sene kölesi olayım vallahi. sadece sisteme bok atan; bir işin nasıl olacağı veya yapılacağı değil de nasıl olmayacağı veya yapılmayacağı ile ilgili zihniyet... deniz baykal'ın üstad telakki edilmesi gereken bir saha. "bu olmaz; böyle yapılmaz vs. vs."

o değil de, gerçekten birileri gidip bu adamın kulağına mı fısıldıyor enflasyon düşünce? yarın bu adamın karısı kendini aldatsa, "madem karım en yakın dostumla yattı, benim niye haberim yok?" demesi kifayet edecek aldatma olayının vuku bulmadığına kanaat getirilmesi için. öyle ya, haberi olmadığı şeyleri "yok" addeden bir zihniyetin tabii bir mahsulü olsa gerek böylesi de... kerim akbaş derdi ki görse:
yazıhh.. vallahi yazıhh. gahroluyorum bunnarı gördühce...
hz. ömer'in adaletinden de, torunlarını doyurmak için kazanın içinde taş kaynatan yaşlı ninenin halife ömer ile olan rabıtasından da birçokları haberdardır. bilmese de şimdi öğrenmiştir. zira, konu basit.

ömer halifedir. nine, açlıktan bitap düşmüş öksüz ve yetim torunlarını avutmak için kazanın içinde taş kaynatır ve onları oyalarken uyumalarını niyaz eder. mevzu bu. önemli olan bundan sonrası.

ömer halife sıfatını gizleyerek nineye:

- nine çocukları ne diye oyalarsın, diye sorar.

nine:

- ah o ömer'in boyu devrilsin, bu yetimlerin hakkı burnundan fitil fitil gelsin, der.

ömer hayretler içinde ''ömer'in ne suçu var nine, herkesi nasıl gözetsin, belki haberi yoktur'' şeklinde savunmayla karışık cevap verince, nine manidar söylenir:

- o ömer ki; herkesi göremeyecek, mazlumu, muhtacı gözetemeyecekse ne işi var orada!

ninenin işi çözüm üretmek değil. zira, o bununla mükellef de değil. onun tek gayesi torunlarını doyurmak. ömer'in ise büyük sorumluluğu var. zira, zenginle fakiri, zalimle mazlumu ayırmakla yükümlü. herşeyi ömer'den, herşeyi devletten beklemek ise ayıp değil. herkes ödevinin bilincinde olsun yeter.