atem tutem ben beni, şekere katem ben beni..atem sen kelk ben yatem..
ilk okuduğumda daha lisedeydim..(neden "daha" yazdım ki, sanki lisede olmak onu anlamamak için bir bahaneymiş gibi, ya da şimdi büyüdüm kocaman oldum da daha iyi anlıyorum mu demek istiyorum, yoksa yoksa bakın ben eskiden de böyle gamlı hazandım mı demek niyetim? )..ilk cümlesinden başlamıştı beni büyülemeye..son cümlesine kadar büyüdüm..artık bambaşka bir adamdım diyeceğim de dilim varmıyor. aynı adamın yandan yemişi olabilirim bak..kendime gelmiştim belki de..selim ışık olduğumdan o kadar emindim ki..o kadar bendi ki selim..ben de hayatımın aşkını arıyordum, hayatta hiç bir şeyin anlamı olmadığını iddia etsem de inanılmaz kırılgandım içten içe, bir tek kendimin bildiği bir kırılganlık..kimsenin beni anlamadığından o kadddar emindim ki..o kadddaar yalnızdım ki...
ikinci okuyuşumda beynimden vurulmuşa döndüm..dünya griydi artık..sesler uzaktan geliyordu, görüntüler fluydu..influenza..nezle..gözü sulanmış bir yaratık, burnunu silen mütemadiyen..başı ağrıyan, halsiz, dermansız..çok sevdiğim bir arkadaşıma mektup yazmıştım o zamanlar, özentilikten değil, inançtan..galiba ilk defa hayatımda, bir şeye körü körüne bağlanmıştım..evet, ben selim ışık'ın ruh eşiydim..o ışıksa ben gölgeydim..selim gölge,ah keşke adımı selim gölge yapsaydım..laneth olsun..bak yine dağıttım konuyu, mektuptan bahsedecektim.
"sevgili ömür, sen bu satırları okuduğunda ben çok uzaklarda olacağım" çünkü o bursa'daydı..ben istanbul'da..intihar mektubu değildi, belki imtihan mektubu olabilir. ondan, yani ömür'den (burada isim zikretmek güzel olmadı sanki efendimiz..aaa olric, sen nereden çıktın ya? biz de arkadaşlarla oturmuş senden bahsediyorduk tam..icq rumuzumun olric olduğunu söylüyordum onlara, tam o sırada sen geldin..ee ne var ne yok, neler yapıyorsun görüşmeyeli?) ben ölürsem daha doğrusu intihar edersem, tüm arkadaşlarımla konuşup röportajvari bir "merhumu nasıl bilirdiniz" kitabı yazmasını rica etmiştim..böylelikle herkesin beni ne kadar farklı tanıdığını falan görüp gülecektim..(gülmek size yakışıyor, gülmek size yakışıyor kıymetlimisss..laan?)..herkes beni çok severken aslında hiç anlamamış olacaktı vesaire, vesaire satırbaşı vesaire..
bilin bakalım ne oldu? mektup adrese ulaşmadı..gerçekten..bak ant verdim gerçek, iki gözüm önüme aksın ki gerçek kız..ya da mektubu aldığı halde yalan söyledi bana arkadaşım..bak bu da olabilir, boşuna ant verdik..
üçüncü okuyuşum olmadı..korktum..intihar etmekten korktum..çünkü çok iyi biliyordum ki, baştan sona bir kez daha okursam ölecektim..ben de yaşamaya devam etme intihar yöntemini kullandım, en etkili ölüm cinsi..ciğerin yanar, derin kavrulur, kendinden ödün verirsin, başkasının hayatını yaşarsın, beyninle vücudun ayrı telden çalar, kendin içindeyken kafan dışında kalır çemberin, çemberin çizgileri sürekli boynunu sıkar sıkar sıkar sıkar..ama boğmaz, öldürmez..boğulacak kadar yüzme, sürünecek kadar yaşama, ağlayacak kadar yazma öğrenirsin..

yanılmışım meğerse dün fark ettim..ben selim ışık değil, selim gölge değil, bizzat, aynen turgut özben olmuşum..dün fark ettim serviste..plazada çalışan, kravat takan, iş için koşturan, kendine yalancı vakitler ayıran bir adam..kuvvetle muhtemel ileride evlendiğinde kendini kuşatılmış hissedip mutsuz olacak, askeri vazifesini ifa etmiş, vatana millete hayırlı, kendine hayırsız bir evlat..tutturamamışım, özbenliğim turgut olmuş..ne de çok isterdim oysa selim olmayı, mesih olmayı..bi sihim olamadım..hendese bildim, mühendis oldum..cebir bildim, cabir oldum..adam olamadım..çünkü bu değildi olmak istediğim..neydim ne oldum?