çufçuf diye ses çıkartır, dumanlar salar, rayın üzerinde gider, bazı münafıklar treni devriltmek için rayların üzerine bozuk para koyarlar ama ellerine geçe geçe hamurlaşmış bozuk para geçer, zaten o paralar sürtünme vesaire nedeni ile sıcak, sımsıcak olur ellerini yakar o münafıkların elleri yanar uf olur belalarını bulurlar.

hangi sivri akıllı düşünmüş bu sistemi kurmayı. kocaman kocaman demir kütleleri rayların üzerinde yürütmeyi diye düşünürken aklıma wiki geldi oraya baktım ve karşıma söyle bir şey çıktı;

'tren, dünyada ilk kez 1800'lü yılların başında, ingiltere'de kullanılmaya başlanmıştır. tren, richard trevithick adında bir mühendis ile ingiltere'nin pennydarran bölgesinde bir maden sahibinin iddialaşmaları yüzünden doğmuştur.
mühendis trevithick, 10 ton ağırlığındaki demir yükü, kendi yapmış olduğu buharlı makineyle pennydarran'dan
cardiff'e kadar raylı bir yol aracılığıyla hiç zorlanmadan taşıyabileceğini iddia ediyordu. böylece 6 şubat 1804 tarihinde tram-waggon adlı bir lokomotif 10 tonluk demir yükü ve ayrıca 70 yolculu bir arabayla cardiff'ten hareket etti. 16 km uzunluğundaki pennydarran-cardiff yolu, beklemeler ve tamirler de hesaba katılırsa, tam 5 saatte aşılabildi. elde ettiği bu başarılı sonuca karşın trevithick'in şansı yaver gitmemiş bu yeni makineyi daha fazla geliştirememiş ve böylece makinenin o günlerdeki yaygın ulaşım aracı hayvanlardan daha üstün ve etkin olduğunu ispatlayamamıştır. işte bu nedenledir ki, trenin bulunuşu, başka bir ingiliz'e, george stephenson'a mal edilir. george stephenson, daha sonraki yıllarda, peron, lokomotif ve vagon tasarımları çizmiş ve bunları gerçekleştirmiştir. böylece o günün buharlı lokomotifi... gelişimin bir simgesi halini almıştır. stephenson, 27 eylül 1825 tarihinde yalnızca yolcu ve yük taşıyarak dünya'nın ilk demiryolu taşımacılığını gerçekleştiren treni, iskoçya'da darlingthon ile stockton arasında kullanmıştır. yine stephenson, bu tarihten beş yıl sonra saatte 24 km hızla gidebilen ve rocket adını taşıyan yeni bir lokomotif modeliyle büyük ticari önemi olan liverpool-manchester hattındaki yarışmayı kazanmıştır.

50 km uzunluğundaki liverpool-manchester hattından sonra, ingiltere'de on yıl içinde yapımı bitmiş veya tamamlanmış durumda olan demiryollarının uzunluğunun toplamı 2.000 km'ye ulaşmıştır. 1831'de amerika birleşik devletleri'nde, 1832'de fransa'da 1835'te belçika ve almanya'da 1837'de rusya'da ve 1848'de ispanya'da demiryolu kullanılmaya başlanmıştır. '

görmedim ömrümün asude demini
gece görmedi tren ezdi deliyi

bana nakledilen bir hikayeye göre vakti zamanında deli numan diye izmitte ikamet eden bir deli varmış. izmit'de o vakitler trenler şehrin içinden geçer şehir içindeyken aheste aheste gidermiş. buna çan çan denirmiş. şehir için çan çan giden treni bu biraz akıl yönünden kısır vatandaş rayların üzerine çıkıp dur çekermiş. tren zaten çançan da olduğundan dolayı makinistler bu deliyi görünce treni durdurmaları kolay olur , deli de 'bak ben treni durdurdum' diyerek sevindirik olurmuş. günlerden bir gün delinin aklına treni durdurmak düşmüş, gece tren yoluna çıkmış tren gelirken dur demiş ama trenin altında kalıp sizlere ömür olmuş. oysa bu deli alışkanlıklarına sadık kalsaymış hep gündüz yaptığı işlemini gece yapmasaymış belki de bu hazin sonla karşılaşmayacaktı.

başka rivayette aydın sökeden geliyor. bir ailenin babası söke tren istasyonunda trn çarpması marifetiyle hakkın rahmetine kavuşuyor, ondan 3 ay sonra ailenin annesi ondan da 6 ay sonra ise aynı yerde ailenin büyük oğlu rahmetlki oluyor. küçük olan dımdızlak ortada kalıyor ve ailesinin bu düdüklü canavar tarafından ahirete postalandiğindan dolayı aynı şeyin kendi başına geleceğini düşünerek tren olmayan bir şehire hicret etmeye karar veriyor. bu suretle yola çıkıyor gele gele bandırmaya geliyor. bandırmada ikamet etmeye başlıyor. bandırma diyaranı balıkesir bandırma aman beni yandırma mantalitesi ile dolaşırken artık nasıl becerdi bilinmez tren yolundan geçiyor ve ne yazık ki ailesinin akıbetine uğrayarak onların yanına arz-ı endam ediyor.

aklıma nedense evet ama bir lokomotif bunu yapabilir mi kitabı geldi woody allen'ın. onda azrail ile poker oynayan nat isimli sahıs - azrail çok kötü poker oyuncusu bu arada- ve elbette yedinci mühür filmi geldi. elbette bill ve ted'in maceralarında ölüm olgusuda var bunların içlerinde.

nerden nereye...

görmedim ömrümün asude geçen bir demini
tavuklara yem verirken içtim ecel şerbetini...