türkiye'de yıldız tozu adıyla gösterime giren oldukça keyifli ve güzel, hakkını vermek gerekirse şahane diyebileceğim bir fantastik film. yönetmenliğini matthew vaughn yapıyor. başrolde claire danes, robert de niro, michelle pfeiffer, sienna miller gibi isimler yer alıyor.
senaryo, oyunculuklar, kurgu, müzik... film, her şeyiyle seyirciyi memnun edecek bir düzene sahip. hele ki kaptan shakespeare rolündeki robert de niro'ya, mutlu olduğunda eski parıltısını yakalayan güzel yıldıza, uzun saçlı ingiliz haliyle tristan'a ve tabi duvarı geçmeye çalışanları engelleyen 90 küsür yaşındaki bekçiye hayran olmamak elde değil. öte yandan bir prenses olmak dışında her şeye benzeyen, karavan gülü havasına sahip anneyle, biricik oğlunun annesi olan kadını asla aramayan ve duvarın öte tarafına geçerek onu kurtarmaya çalışmayan pısırık babaya da öfkelenmeden duramıyor, insan.
--spoiler--
aşk hakkında bir şeyler bildiğimi söylediğim zaman vardı ya? bu doğru değildi. aşk hakkında pek çok şey biliyorum. onu gördüm, yüzlerce asırdır onu gördüm. dünyanızı seyredilebilir kılan tek şey aşktı. onca savaş, acı ve yalanlar... nefret... arkamı dönüp bir daha asla aşağı bakmamayı istedim; ama insanoğlunun aşkını görmek... demek istediğim; evrenin en uzak köşelerini arayabilirsin ve ondan daha güzel bir şeyi asla bulamazsın. evet, aşkın kayıtsız şartsız olduğunu biliyorum; ama aynı anda tahmin edilemez, beklenmedik, kontrol dışı, dayanılmaz olabiliyor... ve garip bir şekilde, hata yapmayı kolaylaştırabiliyor. ve söylemeye çalıştığım şey şu, tristan: sanırım seni seviyorum.. kalbim, yerinden fırlayacakmış gibi atıyor. sana artık bana değil de sana aitmiş gibi.. kalbimi istersen sana karşılıksız olarak verebilirim. hediye, mal mülk istemem, bağlılığını kanıtlaman da gerekmez. sadece senin de beni sevdiğini bilmem yeter... sadece; kalbim karşılığında kalbin!
--spoiler--
--spoiler--
yıldız tozu esprisine gelince; stormhold'a yıldız olarak düşen güzel kızımız; iki ülkeyi birbirinden ayıran, fantastik geçit görevini gören duvardan geçtiği takdirde sıradan bir kaya parçasına dönüşecektir. bunu bilmeyen tristan ise yıldızın saçından bir parça kopartarak onu, sevdiğini sandığı victoria'ya götürür. victoria, saçın sarılı olduğu paketi açtığında toz parçacıklarından başka bir şey göremez ve bu durumu geç de olsa fark eden tristan, gerçek aşkını kurtarmak için duvara doğru koşmaya başlar.
filmde, babasına işten kovulduğunu söylemek için ayna karşısında prova yaparken babasına yakalandığı sahneden tutun da, victoria'ya hazırladığı sürpriz gece pikniği, voodoo büyüsü gibi hayatın içinden sahneler görmek de çok güzel ve filmi samimi kılar nitelikte..
- victoria, seninle evlenebilmek için okyanusları hatta kıtaları bile aşarım.
+ sahi mi?
- evet... victoria, seninle evlenebilmek için san francisco'nun altın madenlerine gider ve sana ağırlığınca altın getiririm. yaparım. afrika'ya gider ve yumruğun büyüklüğünde bi elmas getiririm veya kuzey kutbuna gider, bir kutup ayısı öldürür ve başını sana getiririm.*(*romantizmin bittiği an)
--spoiler--
"yıldızlara baktığımız için mi insanız yoksa insan olduğumuz için mi onlara bakıyoruz? gerçekten anlamsız.. yıldızlar da bize bakıyor mu?"
(bkz: babil mumu)
(bkz: yıldız kayması)
senaryo, oyunculuklar, kurgu, müzik... film, her şeyiyle seyirciyi memnun edecek bir düzene sahip. hele ki kaptan shakespeare rolündeki robert de niro'ya, mutlu olduğunda eski parıltısını yakalayan güzel yıldıza, uzun saçlı ingiliz haliyle tristan'a ve tabi duvarı geçmeye çalışanları engelleyen 90 küsür yaşındaki bekçiye hayran olmamak elde değil. öte yandan bir prenses olmak dışında her şeye benzeyen, karavan gülü havasına sahip anneyle, biricik oğlunun annesi olan kadını asla aramayan ve duvarın öte tarafına geçerek onu kurtarmaya çalışmayan pısırık babaya da öfkelenmeden duramıyor, insan.
--spoiler--
aşk hakkında bir şeyler bildiğimi söylediğim zaman vardı ya? bu doğru değildi. aşk hakkında pek çok şey biliyorum. onu gördüm, yüzlerce asırdır onu gördüm. dünyanızı seyredilebilir kılan tek şey aşktı. onca savaş, acı ve yalanlar... nefret... arkamı dönüp bir daha asla aşağı bakmamayı istedim; ama insanoğlunun aşkını görmek... demek istediğim; evrenin en uzak köşelerini arayabilirsin ve ondan daha güzel bir şeyi asla bulamazsın. evet, aşkın kayıtsız şartsız olduğunu biliyorum; ama aynı anda tahmin edilemez, beklenmedik, kontrol dışı, dayanılmaz olabiliyor... ve garip bir şekilde, hata yapmayı kolaylaştırabiliyor. ve söylemeye çalıştığım şey şu, tristan: sanırım seni seviyorum.. kalbim, yerinden fırlayacakmış gibi atıyor. sana artık bana değil de sana aitmiş gibi.. kalbimi istersen sana karşılıksız olarak verebilirim. hediye, mal mülk istemem, bağlılığını kanıtlaman da gerekmez. sadece senin de beni sevdiğini bilmem yeter... sadece; kalbim karşılığında kalbin!
--spoiler--
--spoiler--
yıldız tozu esprisine gelince; stormhold'a yıldız olarak düşen güzel kızımız; iki ülkeyi birbirinden ayıran, fantastik geçit görevini gören duvardan geçtiği takdirde sıradan bir kaya parçasına dönüşecektir. bunu bilmeyen tristan ise yıldızın saçından bir parça kopartarak onu, sevdiğini sandığı victoria'ya götürür. victoria, saçın sarılı olduğu paketi açtığında toz parçacıklarından başka bir şey göremez ve bu durumu geç de olsa fark eden tristan, gerçek aşkını kurtarmak için duvara doğru koşmaya başlar.
filmde, babasına işten kovulduğunu söylemek için ayna karşısında prova yaparken babasına yakalandığı sahneden tutun da, victoria'ya hazırladığı sürpriz gece pikniği, voodoo büyüsü gibi hayatın içinden sahneler görmek de çok güzel ve filmi samimi kılar nitelikte..
- victoria, seninle evlenebilmek için okyanusları hatta kıtaları bile aşarım.
+ sahi mi?
- evet... victoria, seninle evlenebilmek için san francisco'nun altın madenlerine gider ve sana ağırlığınca altın getiririm. yaparım. afrika'ya gider ve yumruğun büyüklüğünde bi elmas getiririm veya kuzey kutbuna gider, bir kutup ayısı öldürür ve başını sana getiririm.*(*romantizmin bittiği an)
--spoiler--
"yıldızlara baktığımız için mi insanız yoksa insan olduğumuz için mi onlara bakıyoruz? gerçekten anlamsız.. yıldızlar da bize bakıyor mu?"
(bkz: babil mumu)
(bkz: yıldız kayması)