simpsons bölümlerinden birinde, dizinin kötü adamı mr. burns göçük altında kalır. bütün kasaba onun öldüğünü sanarken, o, bir hafta sonra sağ salim çıkagelir; ve ilk iş olarak da kasabalıların velinimetlerinin ölüm haberine ne kadar üzüldüğünü görmek için haber kanallarına bakar. fakat springfield halkının tepkisi hiç de beklediği gibi değildir. halk, kasabanın en büyük burjuvasının ölüm haberini göbek atarak karşılamıştır. mr. burns, bu duruma çok içerler ve kendisini springfield'lilere sevdirmek için bir şeyler yapmaya karar verir. tabi, burjuva doğası gereği, daha iyi bir insan olmaya falan karar vermez. bu sorunu da en iyi bildiği yöntem ile halledecektir: parasının gücünü kullanarak.
mr. burns, kasabadaki bütün medya organlarını bir bir satın alır. artık ona ait olmayan bir tek okul gazetesi bile yoktur kasabada. ve bu yayın organları, yedi gün yirmidört saat yeni efendilerini övmeye başlar. televizyonun beş dakika kapalı kalması halinde bile krize giren sprinfield'lilerin; televizyonu çocuk bakıcısı olarak kullanacak kadar o ''aptal kutusuna'' bağlı olan sprinfield'lilerin bu yoğun propagandaya uzun süre direnebileceğini düşünmek kendini avutmaktır tabi ki. kasaba, yavaş yavaş mr. burns'ü sevmeye başlar. artık, her yerde mr. burns'ün kasaba için arzettiği önem konuşulmaktadır. kasabalılara iş ve ekmek verdiği için bütün halk gece gündüz tapmaktadır bizim işgüzar burjuvaya.
idealist görünümlü kendini beğenmiş lisa'mız, bu duruma uzun süre katlanmaz.*(* yemişim lisa'yı, adamımsın bart) hemen ev yapımı bir gazete çıkartıp burns'ün medya tekeli ile rekabete girer. mr. burns, bu mücadeleden galip çıkabilmek için her yolu dener: rüşvet, tehdit, şantaj, iftira vs. ve, sonunda lisa pes eder. bart ve müdür skinner gibi hiç beklemediği kişilerden yardım almış olmasına rağmen kaybetmiştir. yenilgiyi kabul eder.
kızının üzgün ve mutsuz haline yüreği dayanmayan homer, mücadeleyi kızının bıraktığı yerden devam ettirmeye karar verir. zira homer, içinde yaşadığı ülkenin çin mi yoksa abd mi olduğunu bilemeyecek kadar apolitik olmasına rağmen, çocuklarını*(*bart hariç, ve en çok lisa'yı sever) onlar için dünyaya meydan okuyacak kadar çok sevmektedir. yağmur ormanlarına nükleer atık boşaltılacağını duyduğundaki tepkisi bu durumun güzel bir örneğidir mesela: ''hiii, yağmur ormanları mı? onlar lisa'nın sevdiği şeylerdi !''
neyse, uzatmayalım. homer, bir miktar a 4 kağıdına kendi aptal düşüncelerini yazar; ve sarhoş arkadaşlarına gazete diye dağıtır bunları. arkadaşları da homer'ı taklit eder. bir süre sonra bütün springfield'liler a 4 kağıtlarına yazı yazarak kendi gazetelerini çıkarmaya başlar. mr. burns'ün medya tekeli iflasın eşiğindedir. artık kimse televizyon izlememekte, gazete okumamaktadır. çünkü herkesin kişisel gazetesi vardır. mr. burns, yenilgiyi kabul eder, elindeki medya organlarını satışa çıkarır, ve moralini düzeltmek için alış veriş yapmaya çıkar.
söz konusu bölümün son sahnesinde, lisa kadar zeki ve iyi yürekli olmasına rağmen dünya'yı daha iyi bir yer yapmanın olanaksız olduğuna inandığı için zekasını yaramazlığa odaklayan bart, babasına yaklaşık olarak şöyle der: ''tebrikler baba, medya tekelini yenmeyi başardın. artık herkesin kendi değersiz düşüncelerini anlattığı kişisel gazetesi var. ve kimse kendi gazetesinden başka gazete okumuyor.''
bart'ın son sözleri için senaristlere kızmıştım bölümü ilk izlediğimde. ''medyanın bireylerin zihinlerine nasıl hükmettiğini ne güzel vurgulamışsınız. hatta, medyaya hakim olanın*(*burjuvazi. mr. burns bir burjuvadır) nasıl beyinlerimize de sahip olabileceğini kapkara bir mizahla sergilemişsiniz. ne gerek vardı o cümlelere'' demiştim. bart'ın babasına ne demek istediğini anlayamamıştım kısacası. ta ki aşağıdaki siteyi farkedene kadar.
http://www.sozlukspot.com
mr. burns, kasabadaki bütün medya organlarını bir bir satın alır. artık ona ait olmayan bir tek okul gazetesi bile yoktur kasabada. ve bu yayın organları, yedi gün yirmidört saat yeni efendilerini övmeye başlar. televizyonun beş dakika kapalı kalması halinde bile krize giren sprinfield'lilerin; televizyonu çocuk bakıcısı olarak kullanacak kadar o ''aptal kutusuna'' bağlı olan sprinfield'lilerin bu yoğun propagandaya uzun süre direnebileceğini düşünmek kendini avutmaktır tabi ki. kasaba, yavaş yavaş mr. burns'ü sevmeye başlar. artık, her yerde mr. burns'ün kasaba için arzettiği önem konuşulmaktadır. kasabalılara iş ve ekmek verdiği için bütün halk gece gündüz tapmaktadır bizim işgüzar burjuvaya.
idealist görünümlü kendini beğenmiş lisa'mız, bu duruma uzun süre katlanmaz.*(* yemişim lisa'yı, adamımsın bart) hemen ev yapımı bir gazete çıkartıp burns'ün medya tekeli ile rekabete girer. mr. burns, bu mücadeleden galip çıkabilmek için her yolu dener: rüşvet, tehdit, şantaj, iftira vs. ve, sonunda lisa pes eder. bart ve müdür skinner gibi hiç beklemediği kişilerden yardım almış olmasına rağmen kaybetmiştir. yenilgiyi kabul eder.
kızının üzgün ve mutsuz haline yüreği dayanmayan homer, mücadeleyi kızının bıraktığı yerden devam ettirmeye karar verir. zira homer, içinde yaşadığı ülkenin çin mi yoksa abd mi olduğunu bilemeyecek kadar apolitik olmasına rağmen, çocuklarını*(*bart hariç, ve en çok lisa'yı sever) onlar için dünyaya meydan okuyacak kadar çok sevmektedir. yağmur ormanlarına nükleer atık boşaltılacağını duyduğundaki tepkisi bu durumun güzel bir örneğidir mesela: ''hiii, yağmur ormanları mı? onlar lisa'nın sevdiği şeylerdi !''
neyse, uzatmayalım. homer, bir miktar a 4 kağıdına kendi aptal düşüncelerini yazar; ve sarhoş arkadaşlarına gazete diye dağıtır bunları. arkadaşları da homer'ı taklit eder. bir süre sonra bütün springfield'liler a 4 kağıtlarına yazı yazarak kendi gazetelerini çıkarmaya başlar. mr. burns'ün medya tekeli iflasın eşiğindedir. artık kimse televizyon izlememekte, gazete okumamaktadır. çünkü herkesin kişisel gazetesi vardır. mr. burns, yenilgiyi kabul eder, elindeki medya organlarını satışa çıkarır, ve moralini düzeltmek için alış veriş yapmaya çıkar.
söz konusu bölümün son sahnesinde, lisa kadar zeki ve iyi yürekli olmasına rağmen dünya'yı daha iyi bir yer yapmanın olanaksız olduğuna inandığı için zekasını yaramazlığa odaklayan bart, babasına yaklaşık olarak şöyle der: ''tebrikler baba, medya tekelini yenmeyi başardın. artık herkesin kendi değersiz düşüncelerini anlattığı kişisel gazetesi var. ve kimse kendi gazetesinden başka gazete okumuyor.''
bart'ın son sözleri için senaristlere kızmıştım bölümü ilk izlediğimde. ''medyanın bireylerin zihinlerine nasıl hükmettiğini ne güzel vurgulamışsınız. hatta, medyaya hakim olanın*(*burjuvazi. mr. burns bir burjuvadır) nasıl beyinlerimize de sahip olabileceğini kapkara bir mizahla sergilemişsiniz. ne gerek vardı o cümlelere'' demiştim. bart'ın babasına ne demek istediğini anlayamamıştım kısacası. ta ki aşağıdaki siteyi farkedene kadar.
http://www.sozlukspot.com