yok, bu izlanda'da ne var bilmiyorum. tanrı bu izlandalılara gidin dehşet eserler yapın, millet benim yerime size tapsın, ben de ense yapayım biraz demiş olabilir. olmayabilir de, bilemem..

izlandalılar anlayacağınız. tapmak fiilini bunlara karşı daha bi' keyifle yapıyorum. açıyorum vaka'yı ya da njosnavelin'i, biramı yudumlarken izlanda kırlarında dolaşmaya çıkıyorum. bu tarihin gördüğü en iyi gruplardan birisi.

olsen olsen, vaka, njosnavelin, ny batteri gibi parçalarını dinlemek lazım. isimsiz bir de albümleri var. gerçi 3-4 tane albümleri var da, bu, isimsiz olanını bulmak, sonra da tapmak lazım. kızgın denizden, serin kumlara atlamak gibi. böyle ne dediğinizi bilmez bir hale sokuyor yani..
karlı bir kış akşamıydı.
soğuk pantolonumun paçalarından girip adeta içime işliyordu. titrememi kontrol altına alıp saatime bakmıştım, vakit tamamdı.
-koş koş koş koş kooooş, düşenlere aldırmayın, düşeni sıhhiye alır, ileriiiiiiiii
arkamızda tam 17 hücum borusu. yoğun top ateşi altında bile net duyulabiliyordu.
rus ordusunda subaylık yapmaktaydım. hayatın sizi nereye getireceği gerçekten belli olmuyor. bir bakmışsınız woodstockda ot tüttürüyorsunuz bir bakmışsınız rus ordusunda subaylık yapıyorsunuz. kısacası hayatımın anlamını bulmaya çalıştığım yıllardı. bir kaybolmuşluk deryasında yüzüyordum, ölüm umurumda değildi.
-siperleree doğruuuuuuuuuuuu
askerlik hayatımdaki boşluğu dolduran tek meslek olarak geliyordu bana. bir zamanlarki değerlerimi birer birer yıkmak hem ruhumu daha da yaralıyor hem de tarifi güç bir haz veriyordu. hayata bağlandığım son daldı askerlik.
- yat yat yat toprağa yapıııış
kıçım korkuyla büzüşmüş halde toprağa yapışmıştım. sağıma döndüm, işte orada duruyordu. kim demeyin tabi ki sigur ros *(*yazar olanı). bir süre bakıştık, ürperdim. farklı birşey sezinlemiştim onda. sanki yıllardır aradığım cevaplar tam karşımdaydı, bir şekilde hissediyordum bunu. saçmaydı ama güçlü bir histi. daha ağzımı açamadan o bana tepki verdi.
- naber?
şaşırmıştım. başımızda mermiler uçuşurken onun da götünün korkuyla karıncalandığını görebiliyordum. ama sanki bunlar sikinde değilmiş gibi konuşabiliyordu. birşeyler farklıydı bu adamda. bunu anlayana kadar suyuna gitmeliydim.
- iyidir hocu senden naber?
- itüsözlük
- efendim?
- itüsözlük. aradığın cevap bu.
- ne diyon lan? kimsin lan sen? benimle oyun oynama senin ağzını yüzünü sikerim orospu çocuğu!
- itüsözlük. anlayacaksın.
zangır zangır titriyordum ama aynı zamanda sanki başımdan kaynar sular da dökülüyordu. mermilere ve geri dönmem için bağıran askerlere aldırmadım siperden kalktığım gibi koşmaya başladım. o göt korkusuyla evime kadar koşmuşum. bundan sonra hayatımda yaşadığım hızlı değişim sürecini anlatarak sizleri sıkmayacağım, onu itüsözlük başlığında yazdıklarımdan okuyabilirsiniz.
geçen gün yine öyle takılıyordum, hiç bir skim yazasım yoktu yine, o kadar malca ve gereksiz giri arasında nasılsa kaybolur giderdi. derken burayı keşfettim ve kendisine haber vermekte gecikmedim.
- laneth.us
- ne diyon mk yine mi kafan iyi?
- laneth.us. anlayacaksın.
nitekim anladı ve buraya geldi ben de sevindirik oldum. hatta itüsözlükteki hesabını bile kilitlemiş. buradan kendisine benim bizzat önerdiğim yerde yazmaya başladığı için hissettiğim duyguları açıklamak istiyorum;
" off çok pis koydum of of of "
evet.