şükür. şükür. şükür...
kokuyor efendim. manda yoğurdu kokuyor. kuzu eti kokuyor. çürümüş elmalar kokuyor. bize gasilhaneli bir morg lazım. neden efendim? e kokuyorlar. gömün gitsin, allah allah! gömmesine gömelim de, almanya'dan oğlu arıyor, vay efendim babamı gömmeyin ben gelecem de onu öpecem. yav kardeşim sen öpeceksin tamam da adam kokuyor. yaz! ceset bir yetmiş boylarında, clark gable görünümlü... yaz! karın bölgesine geçildi, batın açıldı, aç şakir... yaz! şehidin mezarı ailesi ile birlikte ziyaret edildi, mezarın temiz ve bakımlı olduğu tespit edildi... kafayı bir yerden çıkarıp sevdiğine uzaktan bakan adamlar var hep filmlerinde. ne yapıyor acaba? biz twitter hesabına bakıyoruz efendim. terliyorum, çok sıcak. terle. ne olacak. yüzyıllardır terliyoruz, ne oldu. bundan bir yüzyıl sonra ne sen ne ben. ohio, ne yaptın be doktor, daha yapacak bir dünya işimiz var. daha bir sürü traş olacağız, tırnaklarımızı keseceğiz, çaylar içilecek. sen şimdi sıkılıyorsun ama öyle düşünme. bir saat gibi, bu küçük çarklardır asıl kadranı çeviren. gündelik küçük numaralar ayakta tutar bizi, öyle hop diye yaşamaya başlayamazsın. herşeyin bir bedeli var. her şey ayrı yazılır. iyi de ben içmek istiyorum. bu sıcakta içilir mi, çocuk musun sen. cahil insanlar içer sıcakta. "onlar, o hiçbir şeyden yapılmamış adamlar, üşümüş yorgun ve bütün gün adres soranlar." cahil, görmemiş, yol yordam bilmeyen tiplerdir bunlar. ayakları da kokar. işve yok cilve yok, küt diye seni seviyorum derler, ekmek arası bunlar. yemeğe beş dakka kala sigara yakarlar. yazlık kot, kışlık kot. hamsi öyle pişirilmez. "tamam. senin istediğin gibi olsa da beraber yaşayalım. terk etme beni. gidemedim. her yer yabancı bana. yaşayıp gidelim işte. kendimi yakın hissettiğim başka kimse yok. kış uykusu'na yatalım. makarnayı bir de ketçaplı deneriz. bu sefer ben yere kedinin yanına kıvrılırım. 3 numara yaparım saçlarımı, aslı 10 numaradır. çay harareti alır, dünya kupası o kadar da saçma değil. çok daralırsak otuz bir çekeriz. arkasından duş falan, nerden baksan temiz bir saati kurtarır. çok şükür sigara diye bir şey var. yoksa neyi özleyip neye kavuşacaktık. bu da küçük bir çark. birbirini döndüren uçsuz bucaksız binlerce küçük çark. ne olursa başıboş bırakıldığımız yazlarda olur. yaz! okulsuz ve tatilsiz kalır birkaç çirkin çocuk şehirde. elleri şortlarının cebinde bütün gün dolaşırlar güneşin altında ve inşaatlarda bulunan hazineler hakkında yalanlar atarlar birbirlerine. biraz daha büyüdüklerinde alınları yapış yapış olacaktır jöleden ve apartman bodrumunda serpil ablanın zevk çığlıklarını duyduklarını iddia ederler. buzlu muhallebi yerler. üzerler anne babalarını. pencereden aşağıya tükürürler, göl eder namussuzlar. dört nala sıkılır herkes. çoraplarını yıkamak zorunda olan askerler vardır. yazın gelmesine üzülen bir çocuk kalmıştır mutlaka. eve girmek istemez. dikiş makinelerini ufacık balkonlara çıkarır azıcık serinlemek isteyen anneler. anneannelere bişeycik olmaz. gurbetçi güzel kızın vatanına dönmesini bekler bir mahalle. zavallı annelerini futbol topu için çarşı pazar koştururlar. bisikletlerine süsler takarlar. plastik mavisi, yeşili... dizilerin tekrar bölümlerini izlerler. evin güneş almayan tarafında öğle uykusuna yatarlar. kral tv'de seksi bir klip çıkar. terlerler, terleri silenler, terlerler terlerini silenler. sessiz sıcak olmaz. zamanın işi yok, geçip gidiyor. bize gasilhaneli bir morg lazım.
şükür. şükür. şükür...
kokuyor efendim. manda yoğurdu kokuyor. kuzu eti kokuyor. çürümüş elmalar kokuyor. bize gasilhaneli bir morg lazım. neden efendim? e kokuyorlar. gömün gitsin, allah allah! gömmesine gömelim de, almanya'dan oğlu arıyor, vay efendim babamı gömmeyin ben gelecem de onu öpecem. yav kardeşim sen öpeceksin tamam da adam kokuyor. yaz! ceset bir yetmiş boylarında, clark gable görünümlü... yaz! karın bölgesine geçildi, batın açıldı, aç şakir... yaz! şehidin mezarı ailesi ile birlikte ziyaret edildi, mezarın temiz ve bakımlı olduğu tespit edildi... kafayı bir yerden çıkarıp sevdiğine uzaktan bakan adamlar var hep filmlerinde. ne yapıyor acaba? biz twitter hesabına bakıyoruz efendim. terliyorum, çok sıcak. terle. ne olacak. yüzyıllardır terliyoruz, ne oldu. bundan bir yüzyıl sonra ne sen ne ben. ohio, ne yaptın be doktor, daha yapacak bir dünya işimiz var. daha bir sürü traş olacağız, tırnaklarımızı keseceğiz, çaylar içilecek. sen şimdi sıkılıyorsun ama öyle düşünme. bir saat gibi, bu küçük çarklardır asıl kadranı çeviren. gündelik küçük numaralar ayakta tutar bizi, öyle hop diye yaşamaya başlayamazsın. herşeyin bir bedeli var. her şey ayrı yazılır. iyi de ben içmek istiyorum. bu sıcakta içilir mi, çocuk musun sen. cahil insanlar içer sıcakta. "onlar, o hiçbir şeyden yapılmamış adamlar, üşümüş yorgun ve bütün gün adres soranlar." cahil, görmemiş, yol yordam bilmeyen tiplerdir bunlar. ayakları da kokar. işve yok cilve yok, küt diye seni seviyorum derler, ekmek arası bunlar. yemeğe beş dakka kala sigara yakarlar. yazlık kot, kışlık kot. hamsi öyle pişirilmez. "tamam. senin istediğin gibi olsa da beraber yaşayalım. terk etme beni. gidemedim. her yer yabancı bana. yaşayıp gidelim işte. kendimi yakın hissettiğim başka kimse yok. kış uykusu'na yatalım. makarnayı bir de ketçaplı deneriz. bu sefer ben yere kedinin yanına kıvrılırım. 3 numara yaparım saçlarımı, aslı 10 numaradır. çay harareti alır, dünya kupası o kadar da saçma değil. çok daralırsak otuz bir çekeriz. arkasından duş falan, nerden baksan temiz bir saati kurtarır. çok şükür sigara diye bir şey var. yoksa neyi özleyip neye kavuşacaktık. bu da küçük bir çark. birbirini döndüren uçsuz bucaksız binlerce küçük çark. ne olursa başıboş bırakıldığımız yazlarda olur. yaz! okulsuz ve tatilsiz kalır birkaç çirkin çocuk şehirde. elleri şortlarının cebinde bütün gün dolaşırlar güneşin altında ve inşaatlarda bulunan hazineler hakkında yalanlar atarlar birbirlerine. biraz daha büyüdüklerinde alınları yapış yapış olacaktır jöleden ve apartman bodrumunda serpil ablanın zevk çığlıklarını duyduklarını iddia ederler. buzlu muhallebi yerler. üzerler anne babalarını. pencereden aşağıya tükürürler, göl eder namussuzlar. dört nala sıkılır herkes. çoraplarını yıkamak zorunda olan askerler vardır. yazın gelmesine üzülen bir çocuk kalmıştır mutlaka. eve girmek istemez. dikiş makinelerini ufacık balkonlara çıkarır azıcık serinlemek isteyen anneler. anneannelere bişeycik olmaz. gurbetçi güzel kızın vatanına dönmesini bekler bir mahalle. zavallı annelerini futbol topu için çarşı pazar koştururlar. bisikletlerine süsler takarlar. plastik mavisi, yeşili... dizilerin tekrar bölümlerini izlerler. evin güneş almayan tarafında öğle uykusuna yatarlar. kral tv'de seksi bir klip çıkar. terlerler, terleri silenler, terlerler terlerini silenler. sessiz sıcak olmaz. zamanın işi yok, geçip gidiyor. bize gasilhaneli bir morg lazım.
şükür. şükür. şükür...