niye başlıkları apostrof'lu açamıyoruz? burdan yetkililere sesleniyorum, adrese dayalı nüfus sayım sonuçlarına göre yetmiş iki milyonun önünde: kardeşim biz sözcük oyunu yapacağız, ama teknik koşullar el vermiyor. bugün elini veren yarın kolunu kaptırır diye mi? bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır(bak bu bayrak konusuna balıklama dalınmalı daha sonra), laneth'i laneth yapan da içindeki yazarlardır. e hani kolaylık? devlet bize el uzatsın istiyoruz. köyümüzde apostroflu başlık sıkıntısı çekiliyor. örneğin ben şöyle açmak istiyordum başlığı:

sen yok'sun, ben yoksun(um)

"dışarda bir yaz yağmuru,
yaş sokaklar sensiz bensiz.
akşam olmuş, ılık rüzgar,
loş ışıklar sensiz bensiz.

bir masalmış geçen yıllar,
kaç yaprak var elimizde?
aşk bir rüyaymış uyandık,
tadı kaldı dilimizde...

ses vermiyor çalgıları,
tavernalar sensiz bensiz.
masamızda yabancılar,
hatıralar sensiz bensiz.

bitsin artık bu hikaye,
kader çeksin kapımızı.
kapanmışız kalbimize,
sen bensiz, ben sensiz."

öyle ya, ben sensizsem, sen nasıl benli olur. olur mu? "olur benli, olmaz benli, niçin olmaz?" diyerek başka bir şarkıya mı atlamalı? "olmalı mı olmamalı mı" ya da? "şarkılardan fal tuttum, ikimize kaç kere" (retorik yapıyor beyim, yarasın) de diyebiliriz. demeyelim, eksik kalsın.

sana "zaman göreceli" dedim, inanmadın. en büyük eksiğindi bu. inançsızlık. olağandışı bir durumla karşılaşınca "inanılmaz" dememeyi öğretemedim sana. hem sonra, inanç geleceğe dair beslenen ümit idiyse, beklemeyi bilmedin, inandığını sandığın (ama yanıldığın) zamanlarda bile. inanç sandığın sabırsızlığındı. sonunda beni sensiz, seni bensiz, bizi biz'siz kıldın. zamirleri çöp kamyonunun mikserinde öğüttün. git'tin; gel ol(a)madın. ben de en'gel ol(a)madım. yittin, var olamadın. ama oldun (yok). şimdi sen yoksun, ben yoksun(um)...