"ben bir başkasıdır"ın özü kanaatimce. ne diyor: baudelaire "sarhoş olun." fikrimin ince gülüsün ama, anlamlandıramıyorum. sarhoş olmak, neyle olursa olsun froyda erişmek ile eşdeğer gözümde. henüz de yapamadım. erişemedim. biliçakışımı kontrol edip, kimselere telefon edemedim. adaplı içmenin hissiyatsızlığı. konuşamamak. kitlenmek. herkese ve herşeye cevap vermek ama asla "cevab verememek". "cevab veremedi" konumuna indirgenmek. iskender ve edip demiş ki: "tüm yazılarımı ayık yazdım!" ikisi de bunu demiş. hiçbir katalizör etkisi olmamasını istemişler sanırım. benim içinse yazmak, göd olmadan önceki son hallerim. nereye olursa olsun fark etmiyor. duvar, kapak arkaları, word, ya da sözlükler. kendimi arayışlarım buralarda süregeliyor. "çok içiyorsun" diyor eşraf. hayır! çok içmiyorum! siz az içiyorsunuz" diye cevaplıyorum onları içimden, çünkü kırmak istemiyorum. susuyorum. sustukça sevilen bir adam oluyor, arada kalıyorum. kötü hissediyorum. sadece biri farkına varıyor, inkar ediyorum. inkar etmek zorunda kalıyorum. zurnayım. biliçakışımı kontrol edemiyorum. dayıma çok benziyorum. suskun. alkolsüz, duvar. alkol ile, uykulu. leş.

sarhoş olamadım hiç. göt oldum. zurna oldum. sürüngen, şuursuz, leş oldum ama sarhoş olamadım. hiç sekiz çizmedim. hiç "off" demedim. hep sızdım. hep uyudum. hep sustum. ha, eved çok içtim. çok ve çok içtim. babamla aramın limoni oluşlarından biridir de çok içmem. "iç, ama adabınla" derdi hep. hep adabımla içtim. ki birgün karşılıklı içmemiz sırasında kendisinin göd olması ve sonrasındaki tiyatral konuşma sırasında ben hala içiyor, ve susuyordum. sanırım bundan kaybediyorum.

içerken ve sarhoş olmak isterken ki bir diğer etkenim müzik. çok fazla anlam yüklüyormuşum gibi geliyor melodilere ve oturup diyorum ki: "ulan çok hüzzam oldum, everything will flow'u açayım da rehadlayayım." ironik.

şimdi, ilk defa, oturdum, sapıtarak içmekteyim. sapıtmakta ısrarcıyım. kırmakta, yıkmakta, hüzünlenmekte ve her şeyi, herkesi siktiretmekteyim. sarhoş olmaktayım sevgili dostlar. aksljdalskdja. eved. ağzımdan salya akarak uyumak istiyorum bu gece ay altında.

şarab. sek.
"sarhoş olmak" ile alakalı harika şeyler yazabilirim demediğimden meydanda kaldım.iyi de oldu. mey' dan da kalmadığım çok nadir günlerim var artık. oysa yiğitlik öykülerim yok, tıpkı meydanda olması hoş görülecek mallarımın olmadığı gibi. mallıklarım da olmadı bu yüzden, içine tuz koymayacaksan tuzluğun niye olsun ki, gibi zırzavatlarım oldu yalnızca. zaten yalnız'ca içiyorum ki cümleten, cümle içinde kullanıldığımız kadarıyla yalınzca doğup, ölüyoruz. büyüyoruz da arada küçükleri görebilmek için. evet için! küçüklüğünüzü görebilmek için yalnızca ölemezsiniz çünkü. çünkü ölüm büyümeden de ölümdür. küçücük bir yıl dönümüdür sadece. nihayetinde artık siz de doğum gününüzü anımsamayanlar gibi aynı farkındasızlığın bir parçasısınızdır. oysa yokluğun parçası olabilir mi ya da yalnızlığın. parçaları olan bir bütün, eksikleri olduğunda da diğer parçalarıyla bir birliktelik içinde değil midir. bu yüzden yalnızlığın ve boşluğun parçası olmaz, olunmaz, olunamaz. işte mey'danda olmak budur. meydanda kalmakta bu mudur? sanmıyorum. ama meydana çıkarmak bu değildir bunu biliyorum. tıpkı bununla ilgili harika şeylar yazamayacağımı bildiğim gibi. sadece yazmak için yazıyorum. sadece içmek için içtiyorum. serhoş olmak? sarhoş olmak? sadece tuz ve tuzluğu yanyana gören insanların algılarını bozmamak için tuz kullanmadığını iddia etmek ya da tuzluğu boş bırakıp tuz kullanmak?

ne için? kim için? ne için!

başladım yürümeye bir de baktım ki yine meydandayım , mey'dandayım..
başladım düşünmeye bir de baktım ki ...
...
(yazar yazan olmayınca oluyor da yazan yazar olmayınca böyle oluyor demek ki neyse zaten
fazla yazara lüzum yok her şey zaten meydanda)