matematik profesörlerinin çözmeye uğraştığı yepyeni bir denklem. x'i nasıl yalnız bırakırız'ın hesabını yapıyorlarmış. sanat'ı öteki tarafa atmışlar çoktan.
biliyorsunuz bu x çok değişken bir kavram. bu günü yarınını tutmuyor. bu gün 5'se yarın 8.5 falan oluyor. her şeyi geçtim, bir gün irrasyonel olarak bile karşımıza dikilmesi işten değil. gündelik yaşamınızda her zaman işitebilirsiniz: sanat benim içindir. roaaarrr! burada x'in aldığı değer, ben'dir; egodur.
sözü sürekli olarak şaire, yazara, aktirste artiste getirenden korkacaksın arkadaş; ayağı yere yakın olandan korktuğundan daha çok hem de! ben korkuyorum örneğin. şöyle bir kolaçan edin dört yanınızı, görmüyor musunuz?
sen daha sözünü ettiği eşsiz şairin adını duymamışsın, yapıştırıveriyor bir kroşe gibi: jean paul sartre! daha sen doğrulup kendini toparlama fırsatı bulamadan charles baudelaire diyor; elini ayağına dolaştırıyor insanın. otobüste yaşadığı macerayı anlatacağı bir entry girecek olsa düşünmeden edemiyor, "acaba ben de umberto eco'dan falan söz etsem, ne kadar bilgili olduğumu anlarlar mı?" "ya tamam yazdık ama böyle de içinde hiç düşüncem olmuyor ki; sadece atıf yaptığım yazar/şair/film'in cümleleri. gerisini çıkarsan posa. tanrım umarım çıkarmaz kimse..." hezeyan hezeyan üstüne.
sonra x değişkeni senin üzerine seğirtir hemen, "sana bi' rilke derim görürsün gününü! öyle goethe ile kurtulacağını mı sandın ahmak! bunları okuyacaksın! ben yazın literatürünün ennn birinci bilir kişisiyim. benim sadece atıf yaptığım entrylerde bile kimsenin sırrına mashar olamayacağı nice anlamlar saklıdır. sen daha bunları görmeden benle aşık atmaya mı kalkıyorsun! adamı yer bitiririm ben. yeri gelir 0*(*sıfır) olur hepinizi yutaroooarrrr!"
en iyisi hiç bulaşmamak. artık bilim insanları mı yalnız bırakır yoksa x, kaynağını yalnızlıktan almayan olgunluk kavramını keşfedip diğer sabit değerleri içine almaktan (yutan eleman olmaktan) mı cayar, bilemem.
biliyorsunuz bu x çok değişken bir kavram. bu günü yarınını tutmuyor. bu gün 5'se yarın 8.5 falan oluyor. her şeyi geçtim, bir gün irrasyonel olarak bile karşımıza dikilmesi işten değil. gündelik yaşamınızda her zaman işitebilirsiniz: sanat benim içindir. roaaarrr! burada x'in aldığı değer, ben'dir; egodur.
sözü sürekli olarak şaire, yazara, aktirste artiste getirenden korkacaksın arkadaş; ayağı yere yakın olandan korktuğundan daha çok hem de! ben korkuyorum örneğin. şöyle bir kolaçan edin dört yanınızı, görmüyor musunuz?
sen daha sözünü ettiği eşsiz şairin adını duymamışsın, yapıştırıveriyor bir kroşe gibi: jean paul sartre! daha sen doğrulup kendini toparlama fırsatı bulamadan charles baudelaire diyor; elini ayağına dolaştırıyor insanın. otobüste yaşadığı macerayı anlatacağı bir entry girecek olsa düşünmeden edemiyor, "acaba ben de umberto eco'dan falan söz etsem, ne kadar bilgili olduğumu anlarlar mı?" "ya tamam yazdık ama böyle de içinde hiç düşüncem olmuyor ki; sadece atıf yaptığım yazar/şair/film'in cümleleri. gerisini çıkarsan posa. tanrım umarım çıkarmaz kimse..." hezeyan hezeyan üstüne.
sonra x değişkeni senin üzerine seğirtir hemen, "sana bi' rilke derim görürsün gününü! öyle goethe ile kurtulacağını mı sandın ahmak! bunları okuyacaksın! ben yazın literatürünün ennn birinci bilir kişisiyim. benim sadece atıf yaptığım entrylerde bile kimsenin sırrına mashar olamayacağı nice anlamlar saklıdır. sen daha bunları görmeden benle aşık atmaya mı kalkıyorsun! adamı yer bitiririm ben. yeri gelir 0*(*sıfır) olur hepinizi yutaroooarrrr!"
en iyisi hiç bulaşmamak. artık bilim insanları mı yalnız bırakır yoksa x, kaynağını yalnızlıktan almayan olgunluk kavramını keşfedip diğer sabit değerleri içine almaktan (yutan eleman olmaktan) mı cayar, bilemem.