1.(sıfat) kasıtlarıyla sonuçları arasında uçurum olan kişi. ya da kısaca türk futbol tarihi.

("oyunu geride kabul etmeyeceğiz falan, öyle saçmalıklar söylemedim bizimkilere, her halükarda geride kabul edeceğiz, hiç değilse bizim tercihimiz olsun; kaş yapalım derken göz çıkarmayalım yine, bitsin artık bu sakarlık." şenol)

(en sevdiğim çiçeğin saksısı kaysın elinden / derinleşsin ben içerledikçe ruhumdaki sakarlık" ismet özel)

2.(sıfat) hatayı tercih haline getirip bunu kabullenemeyen insanın kendine yakıştırdığı kelime. hepimiz.

("i did it for me and i liked it and i was good at it." walter white)

3. sakarlık. (fiil) birden boy atan çocuklarda görünen, ulaşamayacağı sandığı bir şeye uzanırken aslında o şeyin yakın olması sebebiyle o şeyi devirmesi durumu. aşık.

("...kendime olan saygımı bitirip bayağı zevklere dalmıştım o zamanlar. ben küçüldükçe her şey büyüyordu. sonra kontrolü elimden alan ve beni gerçek zorluklarla sınayan o yere sığındım. bir insanın gerçek karakteri yalnızca baskı altındayken ortaya çıkar. insanın kalitesi zor şartlar altında anlaşılır. kumaşı verev yırtarak bakar terzi dokumasına. pek çok terzinin elinde onaylanmıştım. ama geri döndüğümde eski uzakları eskisi kadar uzak sandım ve zaptetmek ister gibi uzandım hepsine. oysa her zaman sakin kalmak lazım. ne yapacaksın. insan içinde o kadar çok şey biriktirince ilk çatlaktan boşalıyor hepsi ve yıkıp deviriyorsun. bir süre sakarlık yapmak zorundasın." dede)

4.bazı hayvanlardaki leke. gorbaçov muydu o adamın adı?

("daha doğduğu gün anlamıştım bu kuzunun lanetli olduğunu, alnındaki sakar'dan anlamıştım, kıyıp kesemedim yine de, edemedim." hıdır )