ilk ben yazayım güzel kardeşime isterdim de o kadar uyanık değilim, olamadım. yine de yazayım hem #6000 oluyor, yazayım işte kimse yazmadan.

hakkımızda ikimizin hakkında ara ara asılsız şeyler söyleyenler olmuş, ben yeni öğrendim, yok onlar! yani söylenilen asılsızlıklar her ne ise yok işte onlar. hem robi askerliğini filan da yapmış civan gibi delikanlıdır, ben de pek afedersiniz yeri geldiğinde bir çift dolapdere delikanlısı kadar cengaver oluverir, o asılsızlıkları sokarıum bir yanınıza. herneyse asılsız bir şey yok haberli olayın.

ben (biliyorusunuz) popülist adamım, oylama sisteminin kalkmasına bile itiraz ettim, robisiz lanethi neyleyeyim. başlangıçta da böyle oldu, burayı önerenler oldu, biraz bakındım, dedim bir şeye benzemiyor. sonra robi'nin yazdıklarını okudum, o, dedim fena işler dönüyormuş buralarda, girişelim. girişince de işte her nasılsa bir şekilde 0 dayak meselesinin üstüne düştük, sonra başladı asılsızlıklar. ama valla esas sorun bende, popülist adamım, ortamın popüler abisine yanaşıp puan toplayayım istediydim. yoksa -bak allahın adını veriyorum- dövmedim olm ben adamı, o dövse gıkımı çıkarmam, o derece popülistim, omurgasızım. zaten zeynep de ciddi mevzuymuş, yazıyı da ondan sildiydim, yoksa yok yani öyle bir olaylar.

ha buna liberal falan dediler diye bir ara ters baktım ilişkimize, o da asılsız çıktı, adam basbaya delikanlıymış. diyenlerin dili tutulur inşallah. taraf okuyor falan da işte o da düzelir elbette, hak yolu bulur diye şey ediyok.

bir de bak neye bozulduydum; bu dert dinleme köşesinde benim mektuplarımı kaale almamıştı (hatta hala orada duruyorlar galiba) derdimi dinlememişti, ona bozuldum. ukaladır diye düşündüm (ama bunu kimseye demedim). meğer işi çokmuş, ondanmış. gayrı dinlerse dert etmeyeceğim.

robi, güzelim;
aynı nehirde iki kere yıkanakmadığın gibi, aynı yazıları bir daha yazamazsın, yazasın çok isterdik, ama namümkün. demek ki şimdi biz gerçek dostlarınmış gibi yaparak, yeni robi'yi, olgunlaşmış, kıvamlaşmış robi'yi okuyacağız ve ona alışana kadar belki biraz sitem edeceğiz, aldırmayacaksın. aynı adamın, herakleitos'un başka sözü de var(kitabı burda acayip alıntı yaparım aklın şaşar): "ateş yakan değil yanandır" sen şimdi ne vakit harlasan, görüyorsun, önce sen yanacaksın, ama biz seninle birlikte -kısmetse- yakacağız laneth'in fitillerini.

iki nesil çömez bir lanethli'den artizlik patinaj hareketi:
hoşgeldin.
hepi topu üç-dört kişinin yazdığı, onların da arada sırada yazdığı bir mekanda troll'lük yapmanın nasıl bir his olacağını merak etmekte olan yazardır. anaa, işe bak lan, sözlük alışkanlığıyla kendimden üçüncü bir şahıs olarak bahsettim. dur bari tadını çıkarayım... bu robi var ya, acayip kral bi çocuk. insan onun yanındayken derdini tasasını unutuyor. halı sahaya çağır defansa duvar örsün, akşama misafirim var de cevizli tarçınlı muffin yapsın. ey büyük allah'ım, neden böyle adamları biner biner yaratmazsın ki...
başta kırmızı ete olan düşkünlüğümüz olmak üzere bir çok ortak noktamız olan, hoş ve uzun sohbetlerin bilgili adamı. bayramda erzurum'daydık. laneth'teki olaylardan konuşurken "kuzen biz seni hala seviyoruz merak etme" dedi. dedim hiç kıskandırtmıyosun. dedi neyin eksik. ordan ölçün işte. candır.