şikayetçiyim sayın editör!
ben güvenerek,inanarak, tüm samimiyetimle bu yazarınıza derdimi anlattım, içimi döktüm, çözümsüz prablımlarımı sundum, lakin bırakınız çözümü, ne ses ne soluk...
sayın editör;
işbu beyanımla yazarınız robbie fowler hakkında şikayetimi dile getirir, gereğinin yapılmasını arz ederim. dert metnim ekte sunulmuştur.

ek1 (esasen burada rumuzla göstermek istemezdim de görün duyarsızlığı):
sevgili robbie fowler hocam;
öncelikle size olan hürmetimi bir kez daha burada da bek,lirtmek isterim. çok mühim bir iş yapmaktasınız, biz gençlerin türlü sorunlarını dinliyor, onlara belki de analarından babalarından bile duymadıkları nasihatleri veriyorsunuz. sizi çok takdir ediyoruz hocam, biz derken burada mahalleden arkadaşlar da var sizi okuyorlarlar, o yüzden yani.
hocam;
şimdi benim maruzatım şöyle; ben çok geniş insan olarak tanınıyorum, yani geniş dediğim delikanlılığı bozmayacak şekilde tabii. ama, hakikaten hocam, oldum olası böyleyim, yani afedersiniz dünya bir tarafıma minare bambaşka tarafıma dedikleri türden. yapamıyorum hocam, bir türlü kafama takamıyorum, misal diyelim kız "ben gidiyorum" diyor, gülüp geçiyorum, iki bira içip mahalle esnafıyla hoşbeş ediyorum. yanlış anlaşılmasın bizim mahallenin bütün esnafı içer de yani işlerimize bir zararı olmayacak şekilde. mesela belediyeden ceza yedim hocam çok afedersiniz "koy gerisine gitsin" deyip fıstıkla bira aldırdım çocuğa. işte hocam böyleyim ben, değişemiyorum da bir türlü. nepal'de devrim oluyor kılım kıpramıyor yani dünya yansa umurumda olmayacak.
şimdi beni biraz tanıdınız diye asıl konuya geçiyorum. hocam, borçlar gırtlağa kadar, sevdiğim kızlan ayrıldık, çok aradı sonra, ben he deyip geçtim sonra, adam gibi bir şey diyesim gelmedi, sonra askerlik falan var hocam, tam muamma, bir de benim şu yaşa kadar hiç sosyal güvencem olmadı hocam, yaşlanayım desem emeklilik tam yalan olacak, araba aldım, 5 kere kaza yaptım hocam, hala serviste, iş yapayım dedim dükkanı yaktım, yani işte öyle de talihsizim bir de. hocam ben istiyorum ki bunları biraz takayım, böyle uykularım kaçsın falan istiyorum, böyle biraz işte siz sevmezsinizde ıssız adamdaki alper olayım, unutmayayım diyorum, ama yok hocam, hep aynı rahatlık, genişlik. babam evlenince düzeleceğini söylüyor, ama hocam pek afedersiniz bu sele sepet gibi yayılan geriyle nasıl evlenilir. hocam bana biraz sorumluluk duygusu kazandırılabilir mi? sosyal ilişkilerim bozuldu hocam, misal az önce dinçeri aradım, bizim kahveden bir arkadaş, küfür etti hocam sarı beş okeymiş niye atmışım. halbuki çorba içmee gidelim diyecektim hocam. böyle meselelerin önemini anlamam, kendime gelmem, dert etmem için ne tavsiye edersiniz hocam.
çözüm yazan ellerinizden saygıyla öpüyorum hocam şimdiden.

rumuz: ziktiriboktan bir geniş insan

kimbilir belki gayrı still cursed dert dinler, kim dinler?