devam filmlerinin en gıcığı, en uyuzu, en kafa atılası, en 'girecek abi' denilesi sınavı. neymiş, az kişi giriyormuş, her 2 kişiden biri kazanacakmış. akp'ye oy atmıyoruz ki abi, sınava giriyoruz. o değil, eş dost da aynı kanıda. 'abi kesin kazanacaksın ya, istanbul'dasın seneye.. olm dansöz getirtecem lan. her akşam beyoğlun'dayız abi, pikap'a yerleşecez' minvalinde söylemleri var adamların. çalışmadım, çalışmak istemiyorum abi ben. ben integral, türev, edebiyat filan kasamam. banane lan arkadaşım doğal destanlardan, koşma'lardan filan.. ben sanat tarihi okumak istiyorum. günümü gün etmek, sonra da aylak aylak dolanmak istiyorum abi.

sınava 9 küsür saat kaldı; artık bunları düşünmemek lazım, ama olmuyor. ajda pekkan gibi gerildim. hayır, bildiğim şeyleri de unuttum. aklıma gelmiyor. bugün bir deneme çözeyim dedim, olmadı, yapamadım. sinir katsayım yükseldi, sigara tablası doldu taştı, hiçbir şey anlamadım. aslında neden gergin olduğumu da bilmiyorum. askerlik mevzusu canımı sıkıyor olabilir; olabilir de ne ya, bal gibi sıkıyor işte. şu gencecik yaşımda askerlik yapmak istemiyorum. tecil de ettiremiyorum; eski üniversite ile papaz olduk, vermiyor arızalar diplolamamı; neyse. saçmalama had safhada..

may the force be with me diyor, ajda pekkan gibi gerilmeye devam ediyorum.. voleyi çakarsam ve gol olursa, yazın bol bol gezer, gelir buraya gezi yazısı türünde edebi değeri olmayan şeyler aktarırım; gülerim sonra da; ahah. gol olmazsa, askerden gelince askerlik anılarımı anlatırım; sıkılırsınız. zira hiç bitmez o askerlik anıları.
sınavla yakından uzaktan alakam yoktur. sadece arkadaşlarım vardı giren. onların gözlemlerini ve de bana yansıttıkları durumu sizleri aktarmak istedim. çok canım yandı o günden beri çünkü..

bi arkadaşımın sınavı kötü geçmişti. tüm sene boyunca yanında olduğum bir arkadaşımdı, çok sıkıntı yaşamıştı, çok stres ve baskı altındaydı. neden ? bu saçma, çarpık ve bilgiye değer vermeyen sistem yüzünden. bir sene emek harcayıp, o harcadığı emeği 3 saatte nitelikli bilgiye çeviremezse eğer, o bir yıl çöp tenekesine gidecekti çünkü, bu nasıl bi psikolojik baskıdır ? nasıl bir mantığın ürünüdür sorarım.

o arkadaşımla mesajlaşırken, attığı bi mesaj ağlattı beni. 'odamdan 7 poşet dolusu kitap atıyorum, bazılarını parçaladım, gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum!' diyordu. dinlediğim turn the page şarkısı bunun etki seviyesini arttırmış olabilir. sayfayı çevir diyemedim ona. nasıl diyebilirim ki ? koskoca bi yılı kayboldu.. kimdir bunun sorumlusu ? bunun bedelini kim ödeyecek ki ? bu gencecik beyinler, gencecik insanlar en verimli olabilecekleri yıllarda böylece acımasız bir sistemin önüne neden atılır ?

bu soruların vebali kimin üzerinedir ve de ?

başka bir arkadaşım sınava girerken ki halini anlattı. annesi babası yanındaymış. babasına sarılınca ağlamaya başlamış sınava girmeden önce. babası da onunla beraber ağlamaya başlamış. nasıl bi yük anlayın. sadece öğrenciye değil aileyede dokunan bir baskı. gerçekten orantısız güç kullanımı var burada.

üzülmemek çok zor. duyarsız kalmak imkansız. sessiz kalamıyor insan canı yanınca ama kime ne anlatacaksın ki ? kim dinler, kim takar senin gibi milyonların kaybolan senelerini?

sayfayı çevircekmişiz. yazık..