bir ülkeyi sevdin mi onu her şeyiyle seveceksin... sadece manzarısını sevmekle olmaz bu işler... işte bu güzel memleketimin altın taşı toprağı, el değmemiş güzellikleri ve akıl almaz insanları...

bi sabah bi kalktık aa bi bakmışız herkesin elinde bi kitap dolanıp duruyor... allah alla... nerden çıktı bu kitap meselesi... kitap dolanıp duruyor ama okumak için değil bu kitaplar... herkesin elinde kendi yazdığı kitaplar var. bu bizim milleti de biliyorsunuz işte... bi moda çıkar, bi furya döner herkes peşine takılır. delinin biri bir kuyuya taş atmış meselesi işte...

ama bi kitabı yazmak için önce bi kaç tane de okumak da gerekir diye düşünmüşümdür hep... hem bu kitapların yazılımının da kuralları var, öyle kafana göre olmaz kardeşim! mesela genellikle cümlelerin sonunda "delikanlıyı bozar" şeklinde ifadeler kullanılır yada "delikanlı adam...." denilir.

işte benim bildiğim en son nihat doğan yazdı, o arada necati şaşmaz da yazıyordu ama asıl adını kullanmıyordu, polat alemdar deniyordu ona güzel türkiye'min arka sokaklarında.... hele çakır'a ne demeliydik... itiraf ediyorum hastasıyım, bayılıyorum, deliriyorum; ki öldüğünde bir hafta yas tutmuşluğum bile var... adam hala yazıyor naber? çakır öldü, mertlik bozulmadan yerine adanalı geldi... tabii asıl bunlardan önce kimler var kimler delikanlılığın kitabını yazanlardan... mahsun kırmızıgül! tipi yetiyor adamın, "dur ve düşün" diyor adeta... adam hala boş durmuyor yazıyor. her gün yeni bi madde ekliyor kitaba. bi ara aynalı tahir vardı ki, asıl adını sonradan öğrendik hepimiz: alişan... ulan bi kere isimde bi delikanlılık konsepti yok! sen yazsan o kitabı kim okur dedim, okuyanların sayısını görünce yutuverdim lafı, içime kaçtım, pısıverdim köşeye... tabii bunların öncüleri var. hani nasıl ki senin benim ulu önderimiz atatürk, onlarınkiler de hakan taşıyan'lar, küçük ama sapına kadar delikanlı emrah'lar, yine küçüklerden küçük onur var, cengiz baba, müslüm baba, imparator ibo ve şuan da adını sayamadığım canım memleketimin yüce yazarları ve delikanlıları... hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum ki aynı konuda bu kadar tutarlı ve yıllarca yazana daha rast gelemedik. tabii daha öncesi muhakkak vardır bu isimlere de önderlik edenler, ama yaşım bu kadarına izin verdiği için ben sadece bu kadarcığının önünde eğiliyorum.

adı geçmişken söyleyeyim... bunların arasında delikanlılığı bozan bi müslüm baba oldu. inanmazsınız daha çocuk yaşta konserine gitmişliğim var ki, orada gördüğüm kanı daha hiçbir ameliyat masasında görmüş değilim. haftalarca bilinç altımdan atamadan gecelerce gördüğüm kabuslar da cabası. ama yıllar sonra bi düşündüm ki onların sığınacak bir müslüm babaları oldu hep. baktım ben de o da yok. ama adam arkasında bıraktığı onca leşin ardından günah çıkarmak istercesine şimdilerde adından ibne diye bahsedilen teoman'la bile çalıştı... hele son çalışması ajda pekkan'ın eski şarkılarından biri "sarıl bana" olunca "e pes" dedim artık...

neyse... daha çok yazar görmek isteriz aramızda... hoş onlarınkilere bakınca ben yazdıklarımdan utanıyorum, hatta yazdıklarıma yazı değil karalama diyesim geliyor ki sormayın gitsin. öyle yada böyle iki kişiden biri yazar mı yazar kardeşim! başka nerde var, dünyanın hangi ülkesinde var bu yazar kitlesi? (...) okumuyoruz ama yazıyoruz oğlum sanane!