novecento
(1900)

bernardo bertolucci'nin sırf beş saatlik süresi ve kadrosundaki ağır toplarla bile (gerard depardieu ve robert de niro) merak uyandıran filmi 1900,bir de konusuna dair tatmin etmeyen ve merakı daha da körükleyen bilgi kırıntıları eklenince izlemesi elzem bir film haline geliyor.

hikaye berlinghieri ailesine ait bir çiftlikte 1900 yılında ve aynı günde,farklı sınıflardan iki çocuğun doğumuyla başlıyor: toprak sahiplerinin torunu alfredo berlinghieri (robert de niro) ve aynı çiftlikte çalışan tarım işçisi leo'nun torunu olmo d'alco.(gerard depardieu).olmo ve alfredo'nun çocukluktan itibaren gelişmeye başlayan ilişkilerinin seyriyle paralel olarak italya'nın kırk beş yıllık siyasi tarihi de genel hatlarıyla, arka planda gözler önüne seriliyor.

alfredo ile olmo arasındaki ilişki temelinde gizlenmiş bir dostluğa dayanmasına karşın kimi zaman sınıf mücadelesinin kızıştığı noktalarda kinden yoksun tuhaf bir düşmanlığa da evrilebiliyor.ilişkilerindeki hava değişiminin baş aktörü ise italya'nın siyasi atmosferi oluyor ekseriyetle.1900'lü yıllarda tarım işçileri ile soylu efendileri arasındaki feodalite kaynaklı gerginlik,modernizmin çizmeye de ayak basması ve makine gücünü insan gücüne ikame etmesiyle keskinleşen bir ayrıma ve çatışmaya dönüşüyor.işten çıkarılan,çiftliklerden kovulan işçiler,ardından gelen grevler,buna karşılık olarak efendilerin lokavt atakları ve i.dünya savaşı'na, akabinde 'kara gömlekliler'in yirmi üç yıllık kara gölgeli iktidarına sürüklenen italya...

alt metni faşizmin ortaya çıkışından sonraki süreçte aramak daha yerinde olur ki bertolucci'nin sözü de daha çok kara gömleklilerin duce si mussolini efendinin iktidar sürecine dair gibi. faşist rejimin taze günlerinde alfredo, faşizme destek çıkan sermaye sınıfından gelmesine karşın,faşizm karşıtı bir portre çizer.olmo ise bir proleter olarak açıkça komünizm saflarında yer almıştır bile.alfredo rejimin ilk zamanlarında,dertsiz tasasız bir hovarda olarak aykırılığı işine gelir bulurken,babası öldüğünde ona geçen 'efendi'likle şaşırtmayan bir evrim geçirir.faşizme alkış tutanlardan olmasa da rıza gösterenlerden olur, yani doğrudan bir yandaş rolüne bürünmese de,faşizmin palazlanmasına kendi çıkarı güme gitmedikçe itiraz etmeyen bir efendidir artık.komünistler hapislere atılırken,alfredo'nun tek icraatı sözünün geçtiği kara gömlekliler tayfasını olmo'yu hapise atmaktan alıkoymak olur.ancak kendince bir fedakarlık olarak gördüğü bu eylemi,ikilinin ayrı yollarını birleştirmede yeterli değildir elbet.filmdeki bir replikte denildiği gibi: 'efendi,efendidir.'

arka planda işlenen kırk beş yıllık sürecin, yarısını gölgeleyen faşizme karşı söyleyecek sözü pek fazla filmin. birinci söylenmek istenen mussolini 'nin kankası hitler gibi ülkesinde dizginleri onun kadar rahat elinde bulunduramadığıdır.filmde,almanya'dan farklı olarak italyan halkının faşizm karşıtlığı vurgulanır.almanya'daki gibi faşizme destek veren kitleler pek çıkmamıştır işçi sınıfından.bertolucci'nin italyan işçi sınıfındaki karşı koyma ve direnme inadı üzerinde ısrarla durduğu bir gerçek.ikincisi gerard depardieu tarafından canlandırılan olmo karakterinin yoldaşlarına seslendiği sahnede söyledikleri: bir an kamera olmo'nun yüzüne odaklanır,olmo yoldaşlarına bakarken aslında direkt izleyenin gözlerinin içine bakarak filmin kesinlikle gözden kaçırılmaması gereken bir repliğini sarf eder: "faşizm mantar gibi birden bitmedi.onu efendiler ekti ve büyüttüler." yönetmenin bu tercihle izleyene doğrudan bir mesaj vermek istediği açık.italya'da faşizmin ani bir şekilde ortaya çıkıverdiğini düşünmenin ciddi bir yanılgı olduğunun altını çizer bertolucci.faşizmi yaratan da besleyen de sermaye sınıfıdır.

filmin son bölümlerinden bahsetmek spoilera girmez sanıyorum.zira bildiğiniz üzere partizanların zaferi 25 nisan 1945'te kesinleşir,'efendi'lik ölür,faşist rejim çöker,sandıklara saklanan kızıl bayraklar çıkarılır,usul ıslıklarla çalınan avanti popolo'lar bağırarak söylenir.final sahnesinde ise alfredo ile olmo ikilisinin münasabetleri ön plandadır.ancak bundan fazlasından bahsetmek spoiler alarmını harekete geçireceğinden bu noktada bize susmak düşer.

konu itibariyle bertolucci filmografisindeki diğer filmlerden biraz ayrıksı dursa da,sarı ve kahverengi ağırlıklı fonu,özenle seçilmiş oyuncu kadrosu ve bertolucci filmlerinin olmazsa olmaz öğelerinin (cinsellik ve biraz da şiddet) yine kendine yer bulması açısından yönetmenin damgasını taşır 1900.

iki baş karakterin yaşamlarının yarısı ve bir ülkenin siyasi tablosunu beş saate bu denli dolu olarak sığdırması her ne kadar bertolucci'ye şapka çıkartmamızı gerektirse de,filmin uzun seyir süresi sebebiyle biraz yorucu olduğu da bir gerçek.ancak dayanıklı , inatçı ve hele hele de bertolucci sever sinefiller, imkan bulduklarında izlerlerse fena olmaz.