insanın damarlarından çekilen alyuvarları gibi, zamansız ve mekansız bırakan soluksuz anları vardır.
bazen, dünya terk edilmiş gibi; bir sığınağa sığınmışsın da, oracıkta unutulmuşsun gibi; hani en sevdiğin şarkı radyoda çalarken, şehrin bütün siren seslerinde boğulmuş gibi olursun ya,
işte böyle zamanlarda, bir televizyon karesinde, bir buğunun akışında, bir soluğun o bol karbon monoksit kokan susuşunda ararsın her şeyi...
bu neye benzer?
yediğin bir yumruk sonrası afallayan bedenini toparlamaya çalışırken, başında duran hakemin beş parmağıyla saydığı yetişemediğin o ana benzer...
sen doğrulmaya çalışırken aslında, yüzlerce kişinin gözleri önünde, bir başına ve eksiksindir...
inan bana, bazen hayat, öyle bir vururki; hezeyanlarını görse rocky balboa kendinden utanır...