okuduklarınızın tamamı anlamsızdır, müebbet anlamlı olmadığı için.

- akıl alır şey değil, ömür bitmeden bitmeycek ceza, ömür boyu kapalı kalmak. birileri düzelmeyeceğinizi düşünüyor olmalı veyahut düzelmeyeceksiniz de. düzelmeniz için tek bir sebep bile yok üstelik, akıl alır şey değil birisine sonsuza kadar kapalı kalmalısını söylemek.

- hayatlarımızı nasıl yaşıyoruz peki, bir de buna bakmak ister misin... kliniği, polikliniği yapılan deneyler ispatlamıştır ki; kişiliğimizin %80'i genetiktir. ve daha fecisi, boyumuzu mesela belirleyen faktörler neredeyse tamamen genetiktir. şimdi sen sibel can'ın yaz diyeti programını beklerken aslında senin kilon genetik ve daha fenası mozart dinlemek zekanı ilerletmiyor.

- anglo-sakson emperyalisti bu cezaya "life" diyor biz de adı "müebbet". adamın hiç değilse orada "oh jesus save us" deme imkanı var. yaşamdan sonrası için ümit edebiliyor, hazır isa onun günahlarını üstlenip gerilmişken çarmıhında. bizdeyse sonsuzlukla anılıyor, ademoğlunun verdiği ceza tanrıyı bile bağlıyor, sonsuza kadar süren bir tutsaklık. belki öyle değildir, cezanın gücünü ve itirazsızlığını belirtmek için sonsuzluğu işin içine karıştırmışlardır. insan insanı hayatının tümü için kapatabiliyor, her ne yaptıysa.

- sadece kimlikler, kişilikler, genetik faktörler değil, ama sosyal kimliklerimiz de müebbet değil mi? cildi parlak kağıt kaplı pahalı romanları boşver, bir kenara bırak hepsini, senden başkasını sevemeyeceğini söyleyen kadın bile askerlik ve diploma istemez mi? biliyorsun, doğduğun anda konan lanet ve hediye (bunun da ingilizcesi tercih edilebilir) alnında silinmiyor. yine de sen dönüp dolaşıp bu doğuştan olanlar yerine bizzat işlediğin günahı mahkum ilan ediyorsun. suçluysan, cezanı çekmelisin.

- tolkien -kuşkusuz katıksız bir tory'di- fantezi edebiyatın bir "kaçış" olup olmadığı kendisine sorulduğunda, mealen, kaçışın her zaman kötü bir şey olmadığını, örneğin bir mahkumun -özellikle de müebbet- kaçtığında suçlanamaycağını söyler. buradaki kaçış anıştırması ile kastedilenin yüce kraliçenin zindanlarında incile sığınmak olmadığını varsaysak bile kaçış cezasız kalır mı bir müebbet mahkumu için? hayır tabii ki. "ağırlaştırılmış" müebbet diye bir şey var, niye var sence, niye ömür boyu kapalı bir adamı bir de tecrit etmek? tanrının armağan ve lanetlerinden bahsetmiyorsak, insanın kendisini tanrı yerine koymasıdır müebbet, yine de akıl alır şey değildir.

- açıklamalarınla sıktığının farkındasın, herkes biliyor bunları. ve bana söyler misin, aramızda bir tek insan var mıdır bir tecavüzcüyü ya da dahası bir sübyancı tecevüzcüyü kafasında idama mahkum etmemiş? bir tek kişi göster onu darağacına çekmeyen! senin sosyalizmin bile insandan yanayken bunları kesip atmış, sense bana cezanın hükmünü değil, kendi masumiyetini kanıtlamaya çalışıyorsun.

- o benim sosyalizmim değil ve demagoji yapmadan savunamazsın bu kadar gaddarlığı! ve bana bir tek kişi bile gösteremezsin ki hayatı boyunca müebbetlik bir suçu işlemeyi düşünmesin. gösterebilir misin? göstereceklerin o hükmü bağlayanlar ve denetleyenler olacaklardır ki onların eylemleri suç olarak kabul edilmez. bir hakimin verdiği ceza insanlıkdışı olsa ve sadece nefretinden kaynaklansa bile, bir gardiyanın o kadar kapalı o kdar kapalı ki kapıları bir zindanda işlediği günahı tanrı bile görmez. hatta polisler bile bildiğin infazlar işte ve bana tek polis göster ki hakimlere güvenip bir suçluya ceza vermekten uzak dursun. hayır, sadece iki parmağın olsaydı bile biri doğru biri yanlışı gösteremezdi ve doğu ve batı ve en az dört yön var pusulada.

- ben vergi veren namuslu bir vatandaşım, vergi vermeyenlerin cezalandırılmadığı bir sistem beni cezalandırıyor demektir.

- vergilerini neye verdiğine dikkat ediyor musun? üretken bir insanı tıktığın zindan ve üstelik hayat boyu. işte senin verdiğin vergilerin gittiği yer. içerideyken, çok iyi dirensem de, düşünürdüm 12 buçuk yılı, buçuğunu bile. zor gelirdi, çok iyi direneceğimi bilsem de. ve hayat boyu bir daha yaşadığı şehrin kaldırımlarına basamayacak insan? seni rahatsız etmiyor mu memleketin bütün iyi şairlerinin mapus damı görmüşlüğü, ya çıkamasalardı? asla güneşten ve kuşlardan ve diyelim ağaçlardan söz edemeyeceklerdi, malum orada "başı bulutlarda bir çınar" bulunmaz. hatta "bugün pazar" olması hiç önemli değildir, belli bir zamanı değil, hayatını 7 günlük dilimlere bölmek, aralarında bir fark yokken anlamlı gelmekte midir?

- suç kalıtsaldır!

- müebbet içine düştüğümüz mapus, emekliliğimiz 30 yıl sonra ve hiçbir tragedya korosu okumayacak ismimizi, müebbet ömürde bir ömür, hiç değilse dışarıda var birileri teselli edecek bizi.

not: sevgili still cursed az yesin o çekirdekleri de laneth'e italik yazı kodu eklesindir!