ister istemez bize bir muhakeme yetkisi sunuyor. yani kimin buraya alınıp alınmayacağına dair kararı vermeye yönelik bir muhakeme. bu da ister istemez "kimin iyi yazar olup olmadığını yahut laneth'i hak edip etmediğini en iyi siz mi biliyorsunuz; siz kaliteli yazar ehlivukfu musunuz?" sorusuna muhatap kılıyor bizi.

ben diyorum ki: bu aşamada muhakeme yürütür ve karar alırken bir nurullah ataç edası ile davranmak yerine faydacı gözle irdeliyorum hayalethlerin yazdıklarını. dile olan hakimiyet önemli bir mesele mesela. konsept dediğimiz ve ne olduğunu tam olarak bilen tek kişinin (tahmin etmişsinizdir) olduğu (coca-cola formülü sanki anasını sattığım) mefhumu da nazarı itibara alıyoruz elbette; aklımız yettiğince (ha-ha). aslında konsept çok basit bir temele oturuyor: sözlüklerin yazıya dair tüm sınırlayıcı perdeleri burada açılmış durumda. misalen tanım zorunluluğu yok. elma ile ilgili bir anınızı anlatırken ilk cümlenin sonunu '...meyvedir.' diye bitirme zarureti olmayışından söz ediyorum. takdir olunur ki elma başlığını açanlar otobüste bu kelimeyi duyup "akşamleyin laneth'e gireyim de bu kelime ne ifade ediyormuş; bir gezegen uydusu mu, yoksa bir filozof adı mıymış?" diye düşünerek açmıyor. biliyor adam elmanın meyve olduğunu. vallahi. anlamı herkesçe bilinmeyen; hatta çok az kişinin neliği hakkında bilgi sahibi olduğu bir konudaysa başlık, yazar yine dilediği gibi tanımlayabilir bu başlığı.

kısacası benim beklentim şu: yazar adayı, kalburüstü olduğunu bize bir şekilde bildirmeli. bunu yaparken de kaideten 10 yazı yazma alt limiti var. kalbur ne peki? kalburüstü ne? "bu konuya değineyim" diyen değil; "bu konuya eğileyim" diyen. yani tek cümle ile konuyu savuşturmak, hor görmek yerine, üzerine düşünendir kalburüstü. kolaycı anlayışta olmayandır.
bu başlık altında evvelden still'in yazdığı ve durumu normatif bir içerikte tanımlayan bir yazı varmış, silinmiş; niyeyse...

sona bırakmadan baştan söyleyeyim, bizim ciddi bir yazar alım sistemimiz yok, zaten ciddiyetle bize gelen yazar da yok. buradaki 'ciddiyet' anahtar kelimemiz olacak, zira bizim bir ciddiyetimiz olmadığı kadar aşikar olan bir diğer şey ciddiyetsizliğin ayarını korumak için asgari bir ciddiyete ihtiyacımız olduğudur. yapmayın len!

dışarıdan öyle görünmeyebilir, ama aslında istiyoruz yeni yazarlar olmasını, hatta onlarla daha yakın ilişkiler kurmayı falan. laneth'e girdiğimizde yeni birkaç yazı ile karşılaşmayı, pano'nun haftada birden daha sık yenilenmesini, canımız gece gece sıkılırsa kazan'da birisini bulup konuşabilmeyi. üstelik sadece istemekle kalmıyoruz, bunun altyapısını da oluşturuyoruz. çok az klonun sahip olabileceği türde özgün bir dizi alan açıyor, bunları içeriklendiriyoruz. still, sayfam kısmını yeniden yapılandırdı geçen gün, oldukça da iyi oldu, ama işte üç beş sayısını geçemediğimiz için bunların kıymeti olmuyor gibi görünüyor. yani istiyoruz yeni yazarlar olmasını, nasıl düşünülürse düşünülsün, bizden iyi yazan insanlar olmadığını aklımıza getirecek kadar kibirli veya büyük burunlu, çok akıllı sayılmasak bile o derece aptal da değiliz. ancak işte altyapı kurmak sorunu çözmüyor, ibb'nin de tesisi, imkanı, stadı, topçusu var ama seyircisi yok, demek ki işin şekli başka olmalıymış.

peki hiç mi gelen giden olmuyor? elbette oluyor, arada siteye uğrayıp yazıları okuyanlardan bir gazla yazarlığı deneyenler çıkıyor. çoğu sistemi tam anlamadan biri genelde alıntı falan olmak üzere birkaç yazı asıyor, sonraki birkaç gün yazarlığının onaylanmasını bekliyor (hatta sinirli mesajlar atanların sayısı az değil) sonra da bir daha uğramamak üzere uzaklaşıyor. sanırım kendilerine haksızlık edildiğini de düşünüyorlardır. bu konuda vicdanımı rahatlatmak, kendimi aklamak ve hiç değilse samimi birkaç yazar adayının daha sağlıklı bir yol izlemelerini sağlamak için birkaç satırla kriterlerimizi belirtmek gerektiği düşüncesindeyim.

öncelikle bu yazıda karşınıza çıkan uzun cümleler sizi iyi yazar falan yapmıyor, sadece bırakılması güç kötü bir alışkanlık bu. sizi iyi yazar yapacak bir şey spesifik bir şeyler olduğunu da sanmıyorum ve daha önemlisi laneth'in sistemi iyi yazarlar üzerine de kurulu değil. burası bir enstitü falan da olmadığına göre ne iyi yazar, ne de iyi yazar adayı almıyoruz, kimsenin etini istemiyor, kimseye kemik paketleri yollamıyoruz. sadece derdi olan yazarlar olsun istiyoruz, derdi olan, bunu anlatabilen ve laneth söylemini (bizim hiç yazılı halde ortaya koymadığımız bir şey bu, dolayısıyla derrida falan okuyup anlaşılabilir belki) uygun bulan yazarlar istiyoruz, çok şey mi istiyoruz.
elimizdeki moderasyonun olumsuz yanlarını sıralamaya kalksak sayfalar doldururuz. dolayısıyla yazar alım sistemi diye açık net kriterlere dayanan bir hukuki zemin olsaydı bile bunu uygulaması mümkün olmazdı moderasyonun. dolayısıyla ösym gibi bir işleyişimiz bulunmamakta. tanıdık birisi geldiğinde doğrudan alabiliyoruz yazarlığa ama yazar olmak için illa araya tanıdık sokmak da gerekmiyor. fakat eğer tanıdığınız yoksa 10 entry kuralı geçerli oluyor ve 10 entrynin iyi kötü doldurulması gerekiyor. fakat çoğu durumda burada entry dediğimiz şeyler bir iki cümlelik yaygın sözlük tanımlamaları da olmadığı için birkaç tane içeriği düzgün entry ile biz karar vermiş oluyor ve yazar adayını daha fazla bekletmiyoruz. yalnız yazar olmak için şişirilme şeyler yazanları, sağdan soldan (hatta vikipediden alınmış şeyleri yapıştıranlar çıkıyor) alıntıyla entry turu atanları tasvip etmiyor ve mesafeli yaklaşıyoruz. ancak bu mesafelilik sadece yeni yazarlar için değil, genelde aramızda da olan bir şey, biz çok zaman birbirimize de ingiliz kraliyet ailesi nezaketiyle hitap ediyoruz.

bir üst paragrafı okurken ihtiyaç duyulan altın kural: ama ve onunla aynı anlama gelen bağlaçlar, retorikte kendisinden önceki cümleyi geçersiz kılarlar.

yani yazar alırken sanıldığı kadar seçici hatta iddia olunduğu gibi seçkinci falan değiliz. baştan savma olmayan her tür entry'yi ciddiye alıyoruz, tanım falan aramıyoruz, yazıların türüyle değil bir temelleri olup olmadığıyla ilgileniyoruz, politik görüşlerine ya da diğer olası farklılıklarına göre yazarları ayırmıyoruz ve tüm yazar adaylarını çok seviyoruz.

sevgili yazar adayları;
biz yazılarını mutlaka ve satır satır okuyoruz, inanın özen gösterildiğini ya da çaba harcandığını düşündürecek bir şey yaptığınızı fark ettiğimiz anda lanethimizin bir miktarını size bulaştırmaktan çok mutlu olacağız. fakat burası bir forum değil, sadece on saniyenizi ayırarak üyelik alamazsınız, dolayısıyla o on saniyeyi hayatınızı kutsamak için kullanmanız hakkınızda daha hayırlı olacaktır.
bir kere suursuz olacaksin. bastan soyleyeyim buradakilerin hepsi deli. akilli gorunen delinin bayrak salayani, sancaktari. ilk kural o. emprovize suursuzluk denemeleri yapinca daha bi guzel oluyor, yuruyen merdivende sag seritte hissettiriyoriliyor yazar adayina. (yalan soyluyorum)

ikincisi: yazar olmayacaksin. tipimiz sozluge benzese de icimiz garip bizim. icimiz disimizi pek tutmaz, pencereden assagi birakir. manyagiz dedik ya. wikipedia'yi seviyoruz evet de, buyuk larusun basimi durduruldu, bunu bilmenizi istiyoruz. interaktif deliler olma yolu evrensellesmeye basladi, buna katilin istiyoruz. (ben istemiyorum)

ucuncusu: ansizin gelen mesajlara "uff be slk" demeyin istiyoruz. (bu ekstrem bi istek oldu aklsjdasda)

dorduncusu: madde bagimlisi olmayin diyoruz. (deliyiz dedik ya)
zamanında başka bir yerde yazdığım bir yazı için fikrini aldığımda z ile aramızda şöyle bir diyalog geçmişti:

- olmamış bence
- neden
- samimi çünkü

ben de bu başlıktaki yazımı aynı gerekçeyle silmiştim; gençliğime verilmesinden mutluluk duyacağım bir rahatlık, bir aklından geçeni söyleme ya da ağzından çıkanı kulağı duymama haliydi o yazı, siz hangisini kabul ederseniz edin. doğru anlaşılması önem arz eden konularda konuşurken, samimiyetin getirisi götürüsünden fazla oluyor bana sorarsanız. içeriği z'nin yazısıyla hemen hemen aynı olan yazımın üslubu da hemen hemen aynıydı; bizim dışımızdakileri ilgilendiren konuları da biz bize konuşuyormuş gibi konuşuruz, böyle bir sorunumuz var evet sorun olarak kabul ederseniz. bu yüzden olası yanlış anlamalar için bir kaç ekleme*(*izah demek daha doğru olabilir) yapmak istedim:

* bizim bir ciddiyetimiz var. var ama kullanmıyoruz. genelde gerek olmuyor. olursa kullanırız. tanırsanız seversiniz.

* yeni yazarlar, yeni ilişkiler, hepimizin can attığı bir şey değil. hepimizin değil. gayet mendebur insanlarız bazılarımız. kaldı ki öyle olmasaydık bile sırf çoğalmak için çoğalmaya kalkışmazdık, kalkışmadık da bugüne kadar.

* bu sistemde şikayet konusu olabilecek bir şeyler varsa, z başta olmak üzere herkes kendisini aklayabilir. sildiğim yazıda da yıllar önce söylediğim gibi sorumluluğun tamamı bendedir, hesabı benden sorulmalıdır.

* 'seçici değiliz': kelimeleri dans ettirin aklımızı başımızdan alın demiyoruz illa.

hem de nasıl seçiciyiz: "bazı orospu çocuklarını rahatsız eden durum" yazı değildir burada, yazamazsınız, bizi rahatsız eder bu durum.

* 'içerde tanıdığınız varsa': buradan ulaşacağınız tanım "torpil" olursa yanlış, "referans" olursa doğru yerdesiniz demektir. herhangi bir yazarın "tanırım iyi çocuktur" demesi, hayaleth kullanıcının lanethlenmeye uygun bir aday olduğunu göstermeye yarar sadece, on adet ön yazı yazmaktan kurtarır ve hepsi budur. yazar olduktan sonra uygun olmadığı anlaşılabilir de, bugüne dek öyle bir şey olmadı ama olabilir de, böyle durumlarda kurallar herkes için standart işler; laneth arkadaş listemizi davet ettiğimiz facebook sayfamız değildir.

yazar olmak isteyen kişi biyolojik babamız da olsa laneth'e uygunluğunu illaki sorgularız. bu sistem alışık olduğunuz sistemlerden farklı olduğu için böyle bir başlık var; laneth'te yazmak için bir derdiniz ve o derdi ifade etmeye hevesiniz olması lazım ki zaten bu yüzden dört senedir biz bizeyiz burada. "adam haklı beyler" yazacak binlerce kişiyi bulmak kolay iş, zor olan o haklı adamı bulmak.

* sözlükler facebooklaşmış/twitterlaşmış olabilirler, burası da zamanla öyle olur/olmalıdır diye düşünüyor olabilirsiniz. biz henüz düşünmüyoruz öyle şeyler.

laneth'i eskisi kadar önemsemediğimizi, ciddiye almadığımızı zannediyor da olabilirsiniz. işte onu yapmayın, yapanlar hep çok şaşırageldiler.