geriye gittiğimi, hiçbir şey yapmadan öylece oturduğumu görüyorum. geçmişten bir dayanak ihtiyacım yok, aksine uzak durmaya çalışıyorum bazı anılardan. ama o kötü anılar beni bu noktaya getirdi, kendime değer verdirdi. şu var, kendinize değer vermiyorsanız kimsede vermez, öylede olmuştu. ama şimdi, bakıyorum da yeni yaptığım bir şey göremiyorum. ilerlemiyorum, geri sayıyorum. ulycess ı okumaya çalıştım tam üç kez, 150.sayfada bıraktım, çünkü içinden çıkamadım, kolay kolay da kimse çıkamaz. kafka okumaya neredeyse bir ay ara verdim. kısacası bir şeyler yapmam gerektiğini biliyorum ama yol nerede bulamıyorum. bazen de nadasa bırakmak lazım diyorum. -ben geceyi çok severim, gökyüzünden bile çok. karanlığı ve gecenin serinliğini, bu ikisi varken yıldızlar vs.ilgimi çekmiyor; karanlık, serinlik ve ağaçlar- geceye bakıyorum, o gecenin bir zamanı yok, 1800lerde olabilir , 700lerde olabilir zaman olarak, biz yaşıyoruz, hissediyoruz, acı çekiyoruz, kısacası insana ait bir çok şeyi yaşıyoruz, ama bu gecenin, dünyanın dışındaki yerlerin yanında çok küçük detaylar. belki binlerce gezegen var, yer var. ama bizim dünyamız bundan ibaret ve hissederek yaşıyoruz. sorunlarımız küçük gelmiyor, çünkü dediğim gibi bizim hayatımız bu. yinede bazen hiçbir anlamını göremiyorum evlerin, insanların...