altın fiyatına boklu kahve içmenin endonezyacası. 'içer misin lan?', dese arkadaşlarımdan birisi, 'asdhasjhdajsda, salağa bak. tabi içerim lan' derim. derim demesine de 'asdhasjhdajsda''yı nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, o yüzden kararsızım.. gelelim kahveye..

kopi, kahve; luwak da acayip bir kedi türü. kahve sıçar mı lan hiç hayvan, sıçıyor işte. böylesine karmaşık ve mükemmel bir sistem tesadüfen oluşmuş olabilir mi? ahah.

şimdi bizim bu luwak, o ağaç senin, bu ağaç onların, şu karşıdaki ali amcaların diyerek, yekten geziniyor. gezinirken de kahve çekirdeği fetişi olan bu hayvancağız, çekirdekleri bir güzel mideye indiriyor, sonra recep ivedik gibi bir de geğiriyor pislik. sonra tabi hayvanın sıçması gerek afedersiniz, bir güzel dışarı atıyor bu nadide kahve çekirdeklerini. bizim endonezyalılar da bunu işliyor, birileri de içiyor işte..
önemli olan konu ise, o kahvenin mutlaka o kedinin midesine girmesi gerektiği. çünkü midesindeki organik birtakım şeyler sayesinde fermante ettiği kahve çekirdekleri acayip bir hale bürünüyor, oluyor sana gramı altından pahalı ve leziz bir şey.

yıllık üretimi de epey az. ortalama 250-300 kg arası bir şey çıkıyor. şöyle paris'de filan içmeye kalkarsanız epey bi' para ödersiniz.

şu da işlenmeden önceki hali: http://www.sallys-place.com