marathon man kitabini kiraat edenler bilirler, filmiyle yetinenler ise cok buyuk hata yaparlar. cunku filmi hollywood kliseleri senaryodan bir cacik olmamistir.

elbette laurunce oliver gibi bir oyuncuyu bozuk para gibi harcayan bu film siradan boktan nazilerle yahudiler iliskisine indirgemistir.

esas guzel olan romanidir. zannimca sifiri pek bulunmuyor biraz sahaflari dolasmak guzel olacaktir. en azindan biraz yuruyus yapmis olursunuz.

william goldman'in romaninin bir yerlerinde meshur dingillerden joseph mcharty'in tanimi yapiliyordu. eger yanlis hatirlamiyorsam alayci bir hoduk olan asagilik kompleksinin pencesinde kivranan bu su samuru sorguya cektigi insanlari sordugu sorulara cevaplayan kisilerin lafini alayci sozlerle kicindan anlama numarasiyla fittirtiyormus. bu yuzden dolayidir ki sorgulanan kisiler la havle cekmekten bitap oluyormus ve nihayetinde killarini kipirtacak bir halleri olmuyormus. tek silahi et kafaliymis.

et kafali insanlara izahat vermek kadar zor birsey yoktur.

et kafali insanlar bilgi toplumu denilen gunumuz cagi insaninda cogalmakta.

ustelik bu et kafali kisiler ellerine tokmak alip fahri yargiclik icra etmektedirler.

sanki evrene bir kapi deliginden bakarlar. kapi deliklerinden gordukleri ve ogrendikleri kulak dolgunluklarini, sacma sapan seyleri, beylik deyisleri on yargilardan olusmus bir citle cevirirler.

herseyin iyisini onlar bilir anlamadiklari sey muhakkak anlamadiklari icin boktan birseydir. ama anlamak icin dogru soruyu sormalari gerektigini nedense bilmezden gelirler.

bu plebler katinda da varolmustur patricius katinda hatta konsul katinda da varolacaktir.

eger fazla humanistseniz onlara acimayin sadece omuz silkin gecin. bu onlari olume mahkum ettiginiz anlamina gelir ve hem de hapse girme derdi olmadan.

fakat et kafalilarla yasamak zorunda kalirsaniz eger en iyi metod onlarla dalga gecmektir, cunku et kafalilar kendileriyle dalga gecilmesini hazmedemezler ve pusulayi sasirirlar. bu da suphesiz cok matrak pozisyonlara sebebiyet verir.

ama ne yaparsaniz yapin et kafalilar oldurseniz de oldurmesiniz de varolmus ve olacaktirlar.

yaziya marathon man ile basladik ve nicin onla basladik. cunku iyi bir film yapmak icin comert bir yapimci ve studyo gerekir. studyo ve yapimci sinekten yag cikartan kaleminden olmamalidir. mali ve filmi satacagim diye kliselere hazir formullere sarilmamalidir.

ama ne yazik ki bircok yapimci ve studyo once satis sonra sanat demektedir.

iste bu yuzden dolayi marathon man boktan bir film olmustur ne yazik ki.

kitabin yazari william goldman bu filmin senaryosu yazmistir. ama bence yazdigi senaryo da o haric bir kamyon adam karistigi icin senaryosu yamali bohcaya donmustur kanattindeyim.

film 3 dalda oskar almistir ama taktir edersiniz ki oskar odulleri ne kadar sasali da olsa pek ciddiye alinacak oduller degildir.

peki nasil oldu da dehayi hayatimizdan cikardik onun yerine dolan seyin civikligina teslim olduk.

o sey nedir mi? ben size soyliyeyim iktisat fakulteleri. sadece iktisat isletme egitimi veren fakulteler.

bakin isletme ve iktisat gereksizdir demiyorum ama sadece iktisat bir halta yaramaz.

asagi yukari hemen herkes pesin al vadeli sat kanunundan haberdardir. hemen hemen herkes zarar ve kar ne demektir biliyor.

ama ne sattigini detayli bilmeden bir is yapilabilir mi?

yapilamaz.

sahte para ile gercek parayi ayiramayan bankacilar, daha sattigi malin ozelliklerini bilmeyen sadece ezberledigi prosuduru terennum eden pazarlama mudurleri falan filan.

peki hani isini tam anlamiyla bilen kisiler? en ince detaylari bilen anatilik zekasiyla olabilecek butun sikintilari varyasyonlari bilen insanlar?

pek yok. cunku sadece alma agaclarinin nektarini yiyorlar verme agacinin degil.

bu suretle yarim yamalak bilgilerle ortaligin harman olmasina canak tutuyorlar.

iste ekonomik krizlerin gercek nedeni bu salaklardir.

kusura bakmayin ama bence iktisat ve isletme bilgisi ana yemek degil sadece sostur.

her kafasi calisan birey bu sosu bir mcdonald's ta 2-3 ay calisarak ogrenebilir.

okul bitince derhal unutacagi bilgilerle oyalanip yillarini harcayacagina daha verimli bir bicimde kendini gelistirir.

kisi okul disi okumalarindan ve izlemelerinden para kazanir. ezbere isler yapip ne yazik ki isten ilk sepetlenecek listesinde bulunur.

iste buyuzden dolayi orson welles'in "hollywood fena değil, kötü olan filmlerdir" sozunu degistiriyorum;

ne yazik ki gunumuz fena degil, kotu bir senaryodur.