kar

her mevsim içimi düşüncesi bile ferahlatan doğa ürünü. yazın ortasın da yağsa diye dua ettiğimi bildiğim leziz tat.

kir her taraf. pis, leş gibi. bakmaktan iğreniyorum bazen. ama mecbursun yaşıyorsun çünkü. yağmur yağıyor, her yer darmadağın, karmakarışık. daha da kirletiyor etrafı. içinden çıkılmaz yapıyor. rengini karıştırıyor. yoruyor..

ama kar öyle mi ? örtüyor herşeyin üstünü. gizliyor saklıyor. altı pis olsa bile bi süre dahi olsa görmemeni sağlıyor. beyazlıyor.

beyaz saflığın, temizliğin, masumluğun simgesi.

ahh. keşke kar yağsa.
...

ve ben gerçekten bir sabah çıkıp kaybolmayı istiyorum. kar yağarken üstüme usul usul, terketmek, herşeyi, herkesi, yavaş yavaş, adım adım. kaldırımlarda ayak izlerimi bırakmak istiyorum. o çok sevdiğim karın üzerine suretimi, benliğimi terketmeyi diliyorum. kaybolmak istiyorum, aklımın labirentlerinde değil ama, bu lanet! şehirin sokaklarında kaybolmayı nasıl istiyorum, nasıl anlayamazsın.

çocukluğumda, pencereden izlerken karın tane tane yağışını, tüm şehirin bembayaz oluşunu izledikçe hayatın ne güzel olduğunu düşünürdüm oysa ki. her yerin bembayaz olmasını isterdim ve de. tertemiz olmasını dilerdim. yerlerin kar tutuşunu deli gibi arzulardım, evlerin çatıların beyaza çalışını izlerdim saatlerce usanmadan, sabrederek. yoldan geçenlere kızardım, iz bırakırlar diye, bembeyaz zeminin üzerinde yalnız ayak izleri bırakırlar diye..

şimdi ben istiyorum, bu şehirin sokaklarına, kar yağarken çıplak ayak izlerimi bırakmayı. koşa koşa terketmeyi tüm kalabalık yalnızlıklarımı. terketmek, lanet olası benliğimi, hayatı, olduğu gibi kendine esir etmek istiyorum.

ve bir çocuğun benim başkalarına kızdığım gibi, bana karda yürüyorum diye içten içe kızmasını istiyorum. çocuk olmak.. ah.. çocukluğum..

hayat neden kirleniyor? neden?

kar yağsın bu yüzden. kar yağsın bu gece. kaldırımlar, çatılar, yollar, bembeyaz olsun, tertemiz olsun. kısa bir süre, beyaz olsun hayat. ben kendimi terkedeyim, çıkayım sokaklarda çocuk olayım, hiç bir şey düşünmeden, oyunlar yaratayım yeniden. oyunlarımda oyuncak olayım. kendim oynayayım, başkaları değil.

kar yağsın.. bu gece..
kaldırımın kenarından gitsem, kayarım. yoldan gitsem, paçalarım batar, helva gibi olmuş kar. bu çamur gibi şey, niye güzelim helvayı anımsatır. hep kar yağdığında böyle olur.. kaldırımın kenarından mı, yolun kenarınddan mı, yoksa hepsinin ortasından mı yürümeli? buldun şurada bir öbek kar, yanaş yamacına en kaymayan yeri odur.. valla insan ayağı değmemişken en masum hali, pofuduk zararsız... değil mi? ama genelini sorarsan karı sevmem.. aslında küçükken severdim.. kardan tatlı yapardık bir de.. pekmezle karıştırırsın karı, kar tatlısı olur.. tatlısını yapmadığın sürece çekilmez.. öyle öyle son kararım kar zordur.. bana zordur yani...

içsel çekişme

sokağı kıvrılayım.. bak çocuklar ne güzel kayıyor.. naylon torbayla kayıyor bunlar.. bizim kızaklarımız vardı. abim hasan amca'ya götürmüştü de altına plastik boru taktırmıştı kızağın.. ne güzel kayardık.. hükümetin oradan, bir başlayınca kaymaya, şadırvan'a kadar varırdık. bir de kızakları bağlardık birbirine. hatta fatma'nın kolu kırıldıydı.. güzel çocuklar, kayın istanbul'a inat kayın.. çocukluğunuzu yaşayın.. ama yolu da cam gibi yapmışlar.. yok yok karşıya geçemeceğim.. ya başka kayacak yer mi yok ey insan oğulları.. bildiğin cam, geçmek mümkün değil..

içsel çelişme

içsel gerilme, içsel büzüşme, içsel ama hep içsel, kendine dönük.. birisi durdursa, azcık kendimden başka şeyleri görsem. beyazını düşünsem, hemen çocukluğuma bağlamasam.. sadece beyazını, soğuğunu düşünsem.. birisi bulsa içimdeki, off düğmesini, hadi ondan geçtim bir yerlerde "try me" düğmesi olsa gerek.. sınırlı sayıda içsel bulantılarımı düşünce kıvamına getirmiş olurdum. hem de nihayetinde "try me", hem sınırlı sayıda, hem de hep aynı düşünce.. bu olduğu gün karın beyazını, karda yürüyen kedinin kuyruğunu yazacağım. yazacağım. yazacağım. evin anahtarını bulsam bir..
hiç düşündünüz mü?
kar neden beyazdır?
neden yavaş bir hızla ve sükunetle yağar?
neden duru bir güzelliği vardır?
...
kar, beyazdır.
yavaş yağar, insanın içine işler güzelliği.
yavaş yavaş, sükunetle.
düşünür, düşlersin, huzur bulursun.
...
kar, beyazdır.
ama donarsın.
orhan pamuk. saka lan saka aklsjdalsda. hemen bu ne lan demeyin. pamuk mamuk yok. kar var. tarlabasi var. essegin siki gibi yokus var. yokustan kayip dusurek dolapdereye inen bi adam var. ne guldun. orhana mi guldun bana mi guldun neye guluyosun oglum sen? sevgili okur cok afedersin ama buna gulen yazar arkadaslar varsa kendileriyle ozel olarak konusmak, agizlarina kar sokmak isterim. ben ne yapayim kar yaginca sokaklar buz tutuyor. hele tarlabasi. sen hic yasadin mi okur tarlabasinda? o kadar da pislik addettigin kalmadi okur o tarz dusunme artik. daha elit bir yer gibi dusun. iyinin ortasi. konudan uzaklasmayalim sen hic karda kayarak dolapdereye indiginde gulmekten oldun mu caddede? olmedin mi? senin ben kitaplarinin altini cizeyim okur. gel bunu oku okur. okur okumaz yasar. oglum daha yeni ise geldim yaz gelmedi kis bitmedi kar yok yagmur desen o da terketti yaz geliyor kanim isinmadi. okur sende de biraz manyaklik var ha gelip bunlari okuyorsun. deli misin oglum sen git vikipedia filan okusana lan. ic dunyamizi mi ogrenmeye calisiyorsun? okur sen bizden daha manyaksin ben bunu anladim. kar yagmasina cok var sik mi var okuyorsun kari. karilar kizlar olsa da icsek sonra got donup uyusak. okur sen got donup kar yagisinda uyudun mu lan? uyudum diyen varsa onun ta teyzesine kahve ismarlayayim. sonucta o kadar hatri var kahvenin.