her insanın en az iki tane kaderi var, buna inanıyorum, kimbilir galatyalılar ne tür bir saçmalığa inanıyorlar.

insanın bir kaderi sözleri, tanrısı varsa ona, yoksa kendine verdiği sözler, koca bir hollywood retoriği; i promise... insanın sözleri yaşamıyor, insan yaşıyor, insanın sözleri korkmuyor,üşümüyor, çikolatadan hoşlanmıyor, insan yaşıyor, herşeyi yapmaya kadir. insan sözleri deniz üstünde yürüyor, aya gidip geliyor, üç ayaklı sehpları deviriyor, kapılardan geçiyor, dolaplar deviriyor, insan sözleri yaşamıyor, insan bir acayip hem de. lacan'a sorsak söz diye bir şeyin olamayacağını söyleyecek, ama insanın sözleri var, tanrısı varsa ona, yoksa kendine verdiği sözler: sehpa devirir, kapıları kapatır, dolaplara saklanır.

insanın bir kaderi nefsi, tanrısı varsa yasaklı, yoksa kendine bağlı, büyük bir goethe eseri. insan nefsinin aklıyla geçiyor sınırlardan, kapılar yumrukluyor, dolaplara kapanıyor, sehpadan kaçıyor. insan nefsiyle yaşıyor, yine de nefis biliyorsunuz yaşamıyor, yazılıyor, yaşamıyor, nefis bilmez okula gitmeyi, öğle saati ezan sesini duymaz, sulara dalsa serinlemez, nefsin kanına karışmaz rakı. insan hülasa yaşıyor, nefsinin şerbetine yatırıp bazen sözlerini, insan bir acayip, yaşıyor.

sabah seni kaldırmadım, kıyamadığımdan değilse doyamadığımdandır, kalkmadım sabah. gülleri severim, anneanne bahçesinden değilse köşedeki çiçekçiden. haskovolılar çingene olur birazcık, kime desen inandırırım, deliormanlılar'a güvenirim. bira içtiğimde ağzımda kokusu kalmıyor, fakat bazen yastıklardan inanılmaz bir tat geliyor, anlatamam, yeşil elmanın kokusunu inanılmaz özlerim. söz vermişim, binlerce nefsim var, fırat güler ben gülerim. haskovo'lıları mestanlılara yeğlerim, deliormanlılar'a güvenirim. nefsime kızarım, ipler bende bilirim, sözler veririm, sözlerde bazen kendimi veririm. tanrım varsa ona, yoksa sana vereyim benim için farketmiyor, sözler de veririm nefsime de veririm.

üç ayaklı sehpaları sözler için kuruyorlar, şeytansızlığa rağbet yok. hem kim biliyor sözümü tutmamışım ben dilek/şart kipinde uyumuştum ki ve uyanınca orada olduğundan sözüm de yerinde duruyordur. üstelik şeytanın bile bu kadar güzel gözleri yoktur. hem kim inanır nefsimin oyun oynadığına, ben onu iskeleye bağlamıştım, anahtardan ince parmakların senin.

cebel'i geçince rahatlıyorum, filibe'de nötr, varna'da kalbimi açıyorum; aşk korkutucu şey, bir sehpaya tırmanmak gibi, üstelik sloganları unutmuşum gibi, bu aralar hep agora meyhanesini mırıldanıyorum:
"sıçıyorum, sıçıyorum, sıçıyor, sıçıyorum"