l. chirovsky şiiri, bizzat çevirdim:

buhar üstünde yürürüm
çıplak ayak
peygamber turalı göğsünden öpüyorum
ortada bir dağ açılıyor
denizler yarılmış
küllerimle rahmini kurutacak
çöle adını kazıyorum

katran sürdüm göğsüne al
kapılar sürdüm, kelepçeler işlemeli
söylemediğin rüyalarda görünür

denizler aslı, bir balina ağzında
ağzının bir başka kıvrımını öğreniyorum
ağzımla ağlıyorum içine

saçılmış ahitler
saçlarını örüyor
kollarımın uzandığı yerde kül
biriktirip ufuklar ilan ediyorum
kalma benimle,
ben lanetli bir tanrı elçisi
seni sevgimden azad ediyorum

üstümü ört, ört üstümü hatice
adını dudaklarımda tutamıyorum
üstümü ört
yangınlar çıkaracağım, ört
isyanlarımı sana söyleyemem
ört
geceye bekçiler dikiyorum

sese ağlıyor, sesleyene ağlıyorum
sesin koltuk altında bir mucize
küçücük bir ben buluveriyorum

mavi patiska nasıl da yakışır
iç çekişlerine ne dervişler mayışır.
l. chirovsky şiirlerini çevirmeye devam ediyorum, bu kala'nın ikinci bölümüdür:

tatlı isimleri yazılı
tanıdık lisanlar sessiz
tatlı isimleri
ısırdıkça etimde ağrı
kürek kemiklerine yakın şekerpare

alındığımız duvar yazıları
yangınlar
yangınlar
kaplumbağaların ışıklarıyla
ve alındığımız yazılarla tükür
bu gece

kabahat sayılırken
daha önce
bir kramptan
rahminde sirkler, atlı karınca
merakımdan
kaç bekaret eskitiyor bunlar jiya?

kör edecek kadar baktığını bilmediğinden
çekinmen gözlerimden.
devam edilecek çeviri:

devam edilecek çeviri:

uyuyor bir mağara dibinde, suyun aktığı karanlıkta, sesi suyun aklında kalıyor; biraz inci birikmiş kulaklarının arkasında, göbek deliği incilerden beyaz.

sarıyor saçlarına kundağı, patlayacak bir karakol bahçesi arıyor; saçları akıllarda kızıl, dalgalanıyor kışlık saray merdivenlerinde, kızıldan yaygaralı dudakları avuçiçimde.

oynuyor ateşin başında belinden aşağısı aydınlık, ateş kıvırıyor, yanıyor delikanlı; ateş düşüyor sigara sakladığı kulak arkasında karanfil kokusu, delikanlı tütüyor.

tuna boyunda kamışlar içinde kaybolan teknede seriyor yatağını, çingenenin kasıklarında fısıltı; kömürü veriyor kazancı. tuna inledikçe kımıldıyor balıkları.

ahını koyuyor bohçasına, kürekleri çeken bu sefer tuna olsun; mağara ağzından kulaklarına varan bir utanma, tuna akıyor.