ihtiyaçlar ve hevesler olmasa hayatın hiç bir anlamı olmayacaktır. türkiye cumhuriyeti gibi devletlerde tüketimin üretimi getireceği bu da birey ve bireylerin ekonomik refahlarini yükselteceği hep pas gecilir.

sırf hastane parası çıkışmadığı için hastanede rehin kalanlar, 3 kuruşluk tibbi madde almadiği daha doğrusu alamadiği ecel serbetini içenler, durum olmadiğindan dolayi yahut kurnazlik yapayim derken kaçak elektrik sayesinde kebap olanlarin temel duygusu parasizliktir.

niçin türkiye cumhuriyetine sigorta primi toka eden calisan, üc kurusluk emekli maasi ile esek gibi calismasinin karsiliğini alamiyor? el elde basta aylar geciyor, yillar geciriyor?

hanesiyle beraber bir sinemaya ne bileyim bir kır gazinosuna gidemiyor?

cünkü artik değeri yok.

dag bası olarak tabir ettiğimiz yerlerde allahin belasi iett otobusleriyle işe gidip gelirken sürekli mücadele içinde oldugu için erkenden çökmesi de kacinilmazdir.

elbette yurtdisinda en azindan b iler daha düzgündür. çalışmak isteyen calişmasi oranında karsiliğini alir çalışmak istemeyenler ise elenir yahut sürünür.

niçin türkiyede bu böyle olmaz. sadece vitrin görüntüleri ile yetiniriz?

vitrinini vitrin yapacak olan üretim ekonomisine geçmediğimiz için, bürokratik ve siyasal yağlanma yollarini tercih ettiğimiz yatirimlari gayrimenkullere yatirdiğimiz için bu haldeyiz.

manyakca ve akılsızca sadece al sat temeli üzerine kurulmuş olan ekonomimiz en ufak bir dalgalanmada yazar kasa firlatma vaziyetine düsmesi kacinilmazdir.

vel hasıl-ı kelam fiyaka tastamam fakat cepler bomboşluğu daha çok yaşariz.