ışık hayatımdı. otosentez yapabilmem için, kendimi yaratabilmem için gerekliydi bana. gözlerin güneşimdi. işık kaynağımdı bakışların. var olmam için, bana bakman gerekiyordu. baktın.oldum.

toprağın dibindeydim bana geldiğinde. belki küçülüp tohum olmuştum. kendimi yok ettim sanıyorken, toprağa gömüldüm diye düşünüyorken sadece ışığına ihtiyacım vardı. yeniden hayata dönebilmek için. güneşi görmek, havayı solumak için. gezmek için, gülmek için, konuşmak için, tekrar yeşermek için sıcaklığındı tek ihtiyacım. geldin. baktın. isıttın. yarattın.yerin dibinden, hayata döndüm.

başlarda gözüm kamaştı. kör oldum. karanlığa alışan gözlerim, ışığın özlemiyle saldırıyordu gözlerine..daha diyordum, biraz daha bakayım..gülen gözlerinden muhabbet kapmıştım..çenem düşmüştü yine..içine kapanan adam gitmiş, iç açan adam gelmişti yine..içi acıdı sonra ya, oralara daha gelmedik..ışık da karanlığa alışırmış meğer..güneşim de tutuldu bana..bir o aydınlattı beni, bir ben onu kararttım..iyiydik..yuvarlanıp gidiyorduk yuvalanıp gitme hayalleriyle..

sonra....

sonrası iyilik güzellik..

sonra ne olmuş? sonra ne olmuş? anlatsana..anlatsana...

masallar yarım kalıyor benim memleketimde hep..hiçbir düş yok ki, sonu uyanmak olmasın..hiçbir maç yok ki, hakem maçı tatil etmesin..hiçbir aşk yok ki, murada ermeden bitmesin..benim memleketim kara..kara toprak üstüne kurulu hayatım..sudan sebeplerle kaçtım hayattan hep..karaya..karanlığa..yüzme bilmiyorum diye mi bu yer çekimi? benim meskenim ondan mı dağlar? ben gidince bana kimler ağlar? söyleyin ağalar, içime akıttığım bu ağular öldürünce beni, düzülür mü bana sagular?

sonra yine döndüm sırtımı..kaçtım..korktum belki de..sırtımı yaktı ışığın şiddeti..kırbaç gibiydi her bir şuan..şu an, keşke dönmeseydim desem de sırtımı, gölgemi gördüğümde anlamıştım bir daha yüzüne bakamayacağımı..kendi karanlığım vuruyordu yüzüme..yerlerde sürünüyordu varlığım..batın mıyım zahir miyim? senin batınım ama..battığın yerdeyim ben..
işığa döndüm arkamı..hayata küstüm..görüp görebildiğim kendi hiçliğim..kara, kapkaranlık, varlığı yokluğu belli olmayan bir görüntü..sebebi, yine sen..

yakma sırtımı a güneş..dönsen çevremde?? ben sana küsmüşken, sen gelip yüzüme doğsan? sen güneşsin, büyüksün, ulusun..ama sen de allah kulusun..cevriyem..cevriye çık aramızdan, bu güneşle benim aramda bir mesele..güneşi tutuyorsun..sıcaklığını hissedemiyorum omzumda onun..bizi yalnız bırak..güneşimle baş başa bırak bizi...gel güneş..yüzüme doğ..doğ da uyanayım..uyan ayım de bana..kelime oyun yaptım..ne zaman çıkacak bu saçlar ha güneş? belki sen vursan yüzüme, ışısan, oyunlar son bulur ha? oyun olmadan ben olur muyum peki? tam dirildim derken, çocukluğuma döndüm oynuyorum derken, beni büyütmenin alemi var mı be güneş?

sonunu biliyorum ben bu masalın..nasıl başlamıştık hatırlayalım: baktın, oldum.
sonu malum; battın, öldüm.