narşistliğin başka versiyonunundan muzdarip kişilerle dolmuş taşmış bir mezbeleliktir. bu mezbeliğin temel düşüncesi bulundukları narsist versiyonda olan kişiler kendilerinden bahsedilmesini isterler. ister hayranlıkla olsun ister nefretle onların tatmini budur.

genelde beceriksizlikten muzdarip olan kişiler sözlük lugatince trollük sanatını icra ederler. işte bu trollük denilen olgu kapasite olmadan kısa yoldan üne kavuşabilmektir. adım zikredilirse edilsin ama nasıl olursa olsun diyenler gırladır.

esasında toplumsal hastalıktır bu, ne yazık ki bir çok kişinin başına gelmiş olan hastalıktır, ne kadar da bu hastalıktan muzdarip olduklarını fark etmeseler de.

post modern dünyada huzur azgını sıkılmaktan başka birşey yapamayan teknoloji olarak üstün ama fikriyat olarak taş devrinden bir parmak üstün olan kişilerin ön planda olduğu devirde yaşadığımızı herkes bilmektedir.

yapmaktansa yapanı bozmayı, sait hopsaitlik kuralını içra etmeyi çok bağırmayı marifet zannederler. oysa bunu kimse yutmaz daha doğrusu dingildemez.

sait hopsait kuralı nedir peki? mehmet barlas'ın satırlarıyla bunu taktim edeyim;

'bu kural uyarınca maçta takımınıza gol atmak üzere ayağında topla ilerleyen rakip takımın oyuncusunun bacağına sıkı bir tekme atarsınız. aynı anda da kendinizi yere atar ve bacağınızı tutarak kıvranmaya başlarsınız. böylece hem golü önlersiniz, hem de tekme attığınız futbolcuya hakemin faul vermesini sağlarsınız.'

bu olguyu başka yönden alırsak eğer mesela tarihte bir herostos vardır. artemis tapınağı'nı yakmış olan herostratus bunu sırf ünlü olabilmek için yapmıştır ki bu çeşit üne herostratik ün adını takarlar.

benim anlamadığım daha doğrusu anladığım ama anlamamazlıktan gelip cümleye benim anlamadığım diyerek başlayabilmek için anlamazlıktan geldiğim olgu insan nasıl olur da kendini bu kadar düşürebilir? nasıl olur da kitlesel halde hıyartoluk yapabilir? bu yapmış olduğu hıyartoluğu sanki çok iyi birşeymiş lanse edebilir?

aklım almıyor.

bu yazıyı daha iyi birşekilde yazabildim ama toplumumuzun içine sinmiş olan öküzlük yüzünden yarım yamalak bir yazı oldu. zaten yazı yazma havesim de kaçtı.

ama aşağı yukarı bu olguyu anlattığımı zannediyorum, anlaşılır mı?

anlaşılırsa ne ala anlaşılmaz ise mualla, çünkü ana dilinin yazı boyutuyla barışık olamayan bir toplumda yazı anlaşılsa ne yazar anlaşılmasa ne yazar? yazı zaten anlayan için yazılmaz mı?
ekşi sözlük yazarı olan ev arkadaşımın tanıştırdığı site. ilk görüşte pek şaşırmadım desem yalan olmaz. sözlüklerin bütününe bakınca bunun artık olabilecek birşey olduğunu biçok kişi farketmiştir.(bu cümleden diğer sözlükler inciye ön ayak oldu anlamı çıkmasın.) arkadaşımda bu sözlük türünü görünce atlamış tabi kendiside üye olmuş. şimdi sabah akşam biyerlere saldırı düzenliyo.

bi de bu adamların küfür etmesinide normal karşılıyorum. ekşi sözlükde ilk gündeme gelmeye başladığında biçok şey dendi hakkında. solcu yuvası, anarşist, kendini bilmeden hakaret edenler vs... şimdide bu adamlara küfürbaz ahlaksızlar deniliyo. çünkü adamların yaptığı aşırılığa uzağız. hayatımızda bu kadar küfür yok. dengesizlikleri ayrı bi olay. kural zaten yok(gerçi vardı bi kuralları galiba. arkadaşımın dediğine göre uzun entry yazarsan uçurulma ihtimalin varmış, bi de küfür etmezsen.)

ama tüm bunlara rağmen beğendiğim bi yönleri var. o da organize olup bi yerlere saldırmak. sonuçta bi oluşum ve hırsını bi yerlerden çıkarıyorlar. görünürde boş olsalarda, bi başkaldırı var. bu anarşistlikleride bana fight club ı hatırlatıyo. bu yönden de bi tebriği hakediyolar. dengesizce saldırıyorlar. sorumluluk duygusu yok.

her ne kadar da belli bir güçleri olsada kontrolsüz güç, güç değildir. bu yüzden fight club olabilmek için uzun bi yolları var. ne diyim yolları açık olsun.