ağlayarak başladı hikayem..mutsuzken ağlamayı öğrendim ben..mutluluk göz yaşı nedir bilemedim, göz aşı olarak hüzünle beslendim..doğdum..doğdum doğalı doydum hüzne..hüznünüzle artık hüzünkar olmak istemiyorum..hüzün yazma, okuyamıyorum..

"patron" veya "müdür" diye seslenen adamlar var ya birbirlerine, onlardan biri olmak istiyorum..arkadaşımın yöneticim olduğu bir dünya, bana ne yapmam gerektiğini söyleyecek ve ben de yalnızca ve yalnızca emre itaat edeceğim..itaat edene mütait dense ne güzel olurdu..mesleğiniz ne sorusunun yekten hazırdı yanıtı benim için, mütaitim..hayatta, hiç bir taahhüdüm yok..ne derseniz yaparım, ne ıs olsa taparım..ıssızım,hahahaaa..alper misin birader? sus, konuşma bira ver..buyrun sahip...

yazı yazmayı, hem de içinden geldiği gibi yazmayı, hem de içinden geldiği gibi okunmayı özlemek..öz-lem..kişinin kendisine ait bir eylemken, neden başkasını "öz"lüyoruz? başkası biz mi oluyor bizden uzaklaştıkça? o yüzden mi onu öz-lüyoruz..onu biz mi yapıyoruz? biz o mu oluyoruz? oluyoruz, ölüyoruz, özlüyoruz..hahaha, sahip gerçekten çok kelimeşinassınız..

hüzün yazma, okuyamıyorum..oku, yamıyorum..yamalanan hayatta, kalbime saplanan oklar da yaralı..yama gerekiyor onlara da..susun sahip, rica edeceğim cezmiersözgüllirleşmeyin..leş..öl..leşme..ölme..ama, yama derken, ok derken metafor yapıyordum ben..sus, sahipliğini bil, ezilme..metaforsa metafor, olmadı işte, rafa koy..tamam sahip,koyarım rafa, da, sen ne zaman üste çıktın?

olmadı baştan..ne demiştik? "ağlayarak başladı hikayem"..ne hikayesi, ne başlaması, ne ağı, ne ağu? sagu??? belki..agu? yok yok..olmadı yine..sanırım yine anlatamadım..keşke beyin tırtınası yapmasaydım, curcunadan ne dediğim anlaşılmadı sanki yine..çok basit oysa anlatmak istediğim; hüzün yazma, okuyamıyorum