ruhum tarifi imkansız bir his denizine dönüşüyor. kulağımı bozkırın ortasında bir deniz kabuğuna yaslıyorum.
ardından gözlerimi kapatıyorum ve bedenim çok uzakta büyük (bir) akıntının yanında buluyor kendini.
kollarımı açıyorum yüzümde nemi hissediyorum. rüzgar esirgemiyor varlığını, hediyesi ile geliyor. koku...
her hediyenin bir dili varmış ve ancak armağan eden ile alan kişi arasında anlam kazanırmış, anlıyorum.
gece çöküyor ve mavilikler yerini karanlığa emanet ederken yıldızlar yeryüzüne iniyor.
sular kucağını açıyor ateş böceklerine ve onlar da dans ederek teşekkür ediyor fecre kadar...
tüm bunlar kirpiklerim uzaklaşmaya başlayıncaya kadar devam ediyor.
sonrasında salt gerçeklik beni yakalıyor, bedenimi zincire vuruyor ve kırbacını sırtıma sallıyor.
her kırbaç darbesinde "artık buradasın!" diye haykırıyor.
işte kırbaç darbesinden çok bu gerçek acıtıyor.