"estetik ama güçten yoksun güzellikler..." yazarımızın içinde ukte kalmış. saki olup ukteyi kadeh belleyelim efendim: dolduralım...

ağzını açana kadar güzel başlığına gözü kapalı gönderme yapmanın yanında, ekleyeceğimiz birkaç şey de olmalı buraya:

güzellik, yani insana özgü olanı, yalnızca görme duyusuna yönelik bir kavram değildir. yaşamı boyunca, evleneceği kişinin sesinin kulağa hoş gelmesini her şeyin önünde tutan bir arkadaşım vardı. herkesin aradığı başka özellikler vardır tabi. kimi de "manken gibi" olsun der. olağan manken profilindeki "dış işleri bakanının adını bile bilemememe" zaafından mı söz ediyorlar, bilemiyoruz tabi. kimi yürüyüşe, kimi gülüşe takmıştır. bin bir türlü insan var: bin bir türlü güzel. bunların ortalamasını aldığımızda ortaya çıkan şablon ne? zerafeti, oturuş-duruş'u, sahip olduğu sesi akla dair yetileriyle bütünleştirmiş dört başı mamur bir güzellik. zor bulunan cinsten. en derin denizlerin kör karanlıklarında veya büyük dağların ulaşılmaz doruklarında bir kuytuda... bulmak zor. aramak belki daha da.. çünkü denizin ve dağın o kısımlarına ulaşmak için, normal olan her şeyi çoktaan geride bırakmak gerek. burada da karşımıza bir diğer ukte çıkıyor: yetinmek.
sana hiç "sen güzelsin" demiş miydim daha önce?
az demişim. yetmez. yetmeyen doyurmuyor sanırım.
tatmin olmadıkça ister mi ki daha?
belki de, neyse olsun.

benim olayıma kişisel bakışını kazıyorsun çektiğim çizgilerden taşarak. olsun diyorum, olsun. sözde yaşamının bana sunduğu özel yönünü ifade ediyorsun. bununla beraber özele kamusal bir yapı kazandırıyorsun. olsun, bir tek dileğim var güçlü ol yeter.

zihinsel flörtçüler buna kollektif bir peydahlama, mantık çıkmazçıları ise çağın hastalığı adını taktılar. sen ise fazlasıyla az'cıydın. güzel olmanı az olmana bağlarsın. bulunması zorlaştıkça, artan bir değer içerisine girmiş kriterlerin.

gel otur yanıma, bir intihar an'ı gibi düşsün gölgen üstüme. çakıl düşüncelerime, hissiz bırakan bir felç gibi in zihnime. korkularımı da al. beni azalt. güzelleştir beni. geç kaldın yine. ama sonunda her zaman geldin. çok bekledim, az geldin. olsun. güzelsin.

ben senden biriyim artık, sana karıştım diğer milyonlarca kişi gibi. yok olmaya azaldım. olsun, güzelleştim bir an.

az olmanın verdiği güzelliğin denge noktasını mesken tutmuşsun. az olmanın o kadar güzel bir noktasındasın ki gücünün neredeyse her şeye yettiği yerdesin. açlıkla doygunluk, susuzlukla kanma arasındaki o çizgide. olsun. az'sın, yetmiyorsun. ama güzelsin işte. bundan daha büyük bir güç düşleyemezdim. bitiyorum, olsun.