gölgeye çekilenler diye bir tür yaratıyorum zihnimde. sonrasında onlara gerçekten inanmaya başlıyorum. en sonunda onlardan biri oluyorum. belki de yeryüzü yaşamında içine düşebileceğin en derin zihinsel çukurlardır bunlar.

dikkatlice bakarsın çevrene ve her şeyin seni görmeyi reddeden bir dünyaya dönüştüğünü görürsün. gölgeler şekillenmeye başlar düşlerden daha hızlı bir şekilde. aynı dünya zamanla duymamaya başlarlar seni. gölgelerin içinde kayıtlara geçer bu.

çırpınmanın kendini tekrarlayan bir ölüm seremonisi olmaktan çıkamadığını kabullenirsin. artık çırpınmazsın. bunun yerine her şeyi yeniden keşfediyormuş gibi algılamaya başlarsın. sonunda sen kendi lanetini yaratmışsındır ve gölgeler içinde kayıt tutmaya başlamışsındır. geçip giden zamana, akan olaylara, yaşayan her şeye bakar ve kayıt tutarsın.

yok olmak gibi kulağa çalınan bir var oluş bicimidir bu. çünkü bir gerçekliği başka bir gerçeklik için reddetmeye başlamışsındır. bir gerçekliğe karşı başvurulan pasif bir isyana dönüşüyor bu reddediş. işte tamda buradan beslenip koyulaşıyor. sonunda; gölgeleşme salgını her hücrene kadar dayanır ve buna karşı koymak anlamsızdır artık. karşı koymaya da yeltenmiyorsun. çünkü acılarını daha az hissedilir olarak kayıtlara alıyorsundur. gözlerin, kulakların ve kayıt işlerini üstlenen bulanık zihnin. hepsi bu.

önemli sayılacak anları birlikte yaşamanız gereken bir şey yoksa ayrı bir önem kazanıyor bu soyutlanma hali. sonrasında gölgeler arasından sesler duymaya başlarsın. iç seslerle karışmıştır artık tüm sesler.
güçlü bir ses çağrıda bulunur: "yollar çekici gelmiyorsa, müzik tırmalıyorsa artık kulaklarını ve gördüklerin gözlerinde batmaya neden oluyorsa, sen de gölgelere dokun."
cılız bir ses: "olamaz, neden bu çukurda hep tek başına?"

seslerin duyuları ele geçirmesi gölgeleri oldukça ikna edici bir boyuta taşır. burada açılan yeni kapı yıkıcılığa çıksa dahi yarattığın gerçeklik geride kalan her şeyin yalan gibi gözükmesine neden olmuştur. ve gerçeğin içinde özel olması gereken tek şey gölgenin çağrısı oluyor. şu an baktığın yerden tamamen öyle görünmeyebilir ama buradan tam olarak böyle görünüyor.

gölgelere dokunmak her ne kadar kötü bir durum gibi görünse de onlara dokunmak için bir şeyler yapmalısın. örneğin şu soruyu sormakla başlayabilirsin:
ama geçip giden yaşamın kaydını tutmak neye yarar?
verdiğin cevabın sonrasında daha büyük sorular soruyorsan, sen bir şeyler yapmaya başlamışsındır.