sadık yalsızuçanlar'ın konuk olduğu trt'nin iftar programını izliyorum. sadık hoca, o dalgın bakışları ve tebesümlü yüzüyle son romanı anka'dan; romana konu olan tasavvuh ehli niyazi-i mısri hazretlerinden bahsediyor. sohbet varlığın birliği, tenzih-teşbih, aşk, yaratıcı, yaratılış gayesi... konuları arasında geziyor. heyecan verici ve nefes aldıran bir sohbet... niyazi mısri'nin dünyaya ve otoriteye nasıl sırt çevirdiğini anlatırken sadık hoca'nın gözleri ışıldıyor. 'bu insanların hayatlarında cevaplar saklı' diyor. benim de arayışlarım aklıma geliyor. hüzünleniyorum. gerçekleşen hiçbir hayalin ve isteğin o kadar da mutlu etmediği etse de bunun çok uzun sürmediği dünyada, gerçek mutluluğu hissetmeyi haketmiyor muyum ben deyip çıktığım arayışlar. ama bulduklarım üzerime büyük geldi. bu yüzden hep hayal olarak kalıyor içimde bu vazgeçişler. nasıl mümkün olabilir, nasıl dünyaya sırt çevirmeyi başarabilir insan? ve ben bu cümleleri ne diye hep devrik kurarım?

dünya nimetlerinin aldatıcılığından bahseden ve buna tüm kalbiyle inanan ve 'kahramanları' bunu başarabilen insanlar*(*insan-ı kamil )olan bir adamın sohbetiyle büyülenmiş bir haldeyken, gerçek mutluluğun bu 'hal'de olduğunu duyumsarken ''reklam arası'' diyor sunucu.

somewhere over the rainbow eşliğinde malum reklam başlıyor:

-en son ne zaman hayal kurduğunuzu hatırlıyor musunuz? ( valla az önce bi uğradıydım yanlarına) bu arada hayaller ardarda sıralanıyor. (make love not money pankartı taşıyarak dünyayı değiştirdiğimiz hayaller, köpekler, evler...vs)

-hayallerinizden ne zaman vazgeçtiniz? (az önce onların imkansızlığını kendim adıma farkettim) sonraki soruyu çok merak ediyorum.
-bizim bir fikrimiz var. (lalaralalalallaaaaa) sizi terkeden sevgilinizin önünden muhteşem bir arabayla geçebilirsiniz.
demesiyle jetonum tangırdaya tangırdaya düşüyor. bu bu bir kredi kartı...evet ya hayallerim... belki beni terkeden sevgilimin önünden son model bir arabayla geçmek beni kesmeyebilir ama bayılana kadar alışveriş yapınca aradığım uğrunda bitkin düşeceğim uğraşımı bulmuş olurum.safariye çıkıp tekneyle okyanusa açılsam içimdeki keşfetme arzusu diner. bizim köylerin yaylaları ve kapının önündeki ağaçta keşfedilecek her sırra vakıfım ya.

-dedik ya bir fikrimiz var.
-fish'te bütün hayallare yer var.(bu kadar emin olmayın)
-sizde fish var mı?

hay sizin fikrinize... diyecek oluyorum. orucum, susuyorum. adamlar kendilerince güzel reklam yapmışlar teknik , görüntü, müzik, ses... ama benim için yanlış zamanlama. çünkü hayaller diye sorarken ben bana merhem bir cevap verebileceklerini sanıp heycenlanmıştım. bir reklamın(!)

ama yine de kendilerine yine bir kredi kartı reklamıyla cevap vermek isterim:
'paranın satın alamayacağı hayaller vardır.'