beyhude bir isyanın dilini öğrenip rengini edindim.
şarkılara eşlik ettim. bazen içkiyi az kaçırdım. kışı sevdim. bahara sarılıp uyudum. yazı dövdüm.
sonbaharı ihtiyacı olanlara verdim. örgütlendim. ece ayhan'landım. buna mukabil biraz
heyecanlandım. sabahattin ali'ye hanımefendinin paltosunu verdim. o
zaman şarkıları silmek lazım oldu. bazı şarkılar
silinmek istemediler. üstelemedim. bazen içkiyi çok kaçırdım.
bana annem babam bir fiske vurmadı nazım. sen
nasıl o ölü halinle vurabiliyorsun burnuma da sızlıyor.
her seferinde farklı şiirlerin aynı yerinde üstelik. seni
fikrimizde mi saklasak? aşkımızda mı? yoksa
kitaplığımıza iki küçük elin uzanmasını bekleyerek mi
geçse yıllar? dizelerin orada mı beklese öylece adı devrim olan cocuğu.
herhangi bir rock bardan tek başına çıkıp tam da
evinin yolunu tutmuşken ve bir sigara yakıp son üç
dört saatin muhasebesini yaparken; bir zamanlar
birilerinin yeniden inandıranı olmuş olmanın saadeti bir
anda gelip anılarınıza motifleniyorsa, sizin o anki
yalnızlığınız benimkine bin basar. bu esnada bir sokak gitaristi tanju okan çalıyor olabilir. eve son
rüzgar sörfünü kaçırmış olabilirsiniz. artık eskisi
kadar korkmuyor olabilirsiniz kaybetmekten. fakat
unutmadan ve yerden kalkmadan söylemek gerekiyor
ki, bir şeyi severek yapıyorsanız onun bir sanat
eserine dönüşmesi an meselesidir. şimdi herkes çıksın; birisinin yokluğuna kendi yokluğundan daha
afilli bir bedel biçmemişler kalsın. benden daha
yalnızsınız ve bu benden daha çok içme hakkını
veriyor size. ama ben cesaretlenmek icin değil; var
olan cesaretimi kaybetmek için içiyorum. o kadar da
farkımız olsun.
-li bai'nin ölümü-

mesela li bai, bir otelde yakılarak katledilmedi. şairdi
o da. ölürken etrafında delirmiş bir kalabalık
bulunmuyordu. bir kaç kişi vardı etrafında. onlar da
faşistlik bilmez üç beş çinli denizciydi. korkunç bir
nefret ile ölmedi li bai. fakat yine de ölümü cok tuhaf
olmuştu. uzak asya'da sukünetinden öldüren, buna mukabil bir hayli şiir yazdıran bir kız gibi kalbi yararak
ilerleyen yangtze ırmağında teknesiyle yol alırken
dolunayın ırmağa düşen yansımasını gördü. şair bu
ya, ay da bu kadar yakınına gelmişken onu
öpmemezlik olmazdı. teknesinden aşağı sarktı li
bai. uzanıp sarılıp öpmek istedi. sonra düşüp dolunayın içine, yangtze ırmağının annesiz sularına
gömüldü. şair dediğin işte böyle ölürdü. bizim burada ise aydınları yakarlar. yakın asya'da
yanarak ölür şairler.
karadır kaşları
ferman yazdırır.

20 ağustos 2012 - bloc party'nin yeni albümü "four"un çıkışı şerefine!

benden de katkı olsun şehirli yalnız yetişkinlerin kırılmış bmx hikayelerine.

turkiye'nin birçok şehrinden bildirdim. dinlediğiniz türkü nerenin türküsü ise aşk oralıdır. ama siz hiç oralı olmayın.