"el yordamıyla" arıyorsa hapı yuttu demektir. gırgırı bir kenara bırakırsak; konuya iki türlü yaklaşım var:
1- bekaret önemlidir. çıktığım her kişi bana 'vermeli'dir, ama karım bakire olmalıdır.
2- bekaretin hiç önemi yoktur. bekarete önem veren örümcek beyinlidir. bu yüzden bakire biriyle evlenmek gericiliktir.

ikinci görüş üyeleri, ilk geceyi yalnız geçirirken eşleri 'demirci mustafa' ile koyun koyuna uyumaktadır sanırım. herkesin tuttuğu kendinedir arkadaşım; kim kimi neyle yargılıyor?

"el değmemiş temiz bir kız istiyoruz" pankartını beyin duvarına dövme yaptıran ikiyüzlüleri inceleyelim önce: eğer bu insanlar; "insan kendini mutlaka evleneceği insana saklamalı" diye düşünüp, kendileri de bekaretini koruyorsa; buna diyecek bir şey yok sanırım (gerçi burada da bekaretin ne olduğu sorunsalı var, ona da değinmek gerek). ama her hafta rus'a gidip sıra evliliğe geldiğinde 'namus' kavramına sarılanların da yatacak yeri yoktur açıkça...

"ben güzele güzel demem, güzel kadın olmayınca" cover'ına yürekten bağlı bazıları da, yaşamı boyunca cinsel ilişkiye girmemiş biriyle evlenmeyi saçma bulur. onlara göre cinsellik, belli yaşa gelen herkesin doğal olarak yaşadığı/yaşaması gereken bir deneyimdir. abartılacak bir yanı yoktur. el sıkışmak gibi sıradan bir aktivitedir. "aysel inanmıyorum, halen bakire misin? siktir git. pardon, siktir gel." af buyurun ama durum bu. bu kadar bayağı bir tutum içinde bu ikinci alt grup. bunun da, belli bir medeni seviyenin üzerinde; okumuş; gün görmüş; kadına karşı eşitlikçi tutum takınan erkeklerden hoşlanacağına inanılan karşı cinsi etkilemek adına ilke olarak bellendiği çok açık.

son olarak: bekaret nedir? en temel savunma şu, bekareti önemsemeyenlerin başvurduğu: "bekaret bacak arasında değil, beyindedir." iyi o zaman, beyninizi mi şey yapmak lazım? biraz içten olun da, "ahlak vs. kavramlar insanların tabularının sonucudur. benim tabularım yoktur" deyiverin. kılıf uydurmanın önemi yok ki. sözde duruşunuzla çelişmenize neden oluyor yalnızca.

bekaret; 'sevişmek' denen şeyi evleneceği insana saklaması gerektiğine inanan birinin el değmemişliğidir. el değmemişlik ise; bekaret bozulmasın diye 'bok yolu'na gidecek kadar bayağılaşmak değil; bozulan bekareti terzi edasındaki doktorlar aracılığıyla tamir etmek hiç değil; evlenmek gibi ciddi bir işe kalkışırken, hem kendine hem karşısındakine duyduğu saygıdan ötürü, her ne yaşamış ve yaşamamışsa kendini (ruhsal bakımdan) sıfırlamasıdır insanın...